| Bir yarığı kapatmak her zaman bir iz bırakır ve bir enerji yaratır. İnsan ırkı için zararsızdır. | Open Subtitles | لكن إغلاق مثل هذا الشق ينتج عنه . آثاراً قد تكون مؤذيةٌ للبشر |
| Apaçiler nedensiz iz bırakmazlar. | Open Subtitles | هنود الأباتشى لا يتركون وراءهم آثاراً ما لم يكن لديهم دوافعهم الخاصة. لا يروقنى ذلك. |
| Egzoz susturucusunun bıraktığı izleri buraya kadar takip ettim. | Open Subtitles | إسمع لقد وجدت آثاراً من مدخنة السيارة إلى هذا الموقع |
| Biliyorsun, Doktor, bir şeyler olduğunda ardından izler bırakır. | Open Subtitles | أتعرف دوك عندما يحدث شئ فإنه يترك آثاراً من خلفه |
| Albayın kafasında birkaç darp izi var. | Open Subtitles | تظهر جمجمة النقيب آثاراً إضافية لضربة بأداة غير حادة. |
| Midesinde PCP kalıntısı var. | Open Subtitles | كان هناك آثاراً للـ "بي سي بي" في معدتها |
| Köpekler akıllı olsaydı... bizim gibi açıkgöz avcılar için iz bırakmazlardı. - Her zaman söylediğim gibi... insan olmak üstünlüktür. | Open Subtitles | لو كانت الكلاب ذكية لما تركت آثاراً ليتعقبها المفترسون المتبعون أمثالنا |
| Öğle yemeği içeriği dışında hiç iz bırakmamalı. | Open Subtitles | ولا يخلف آثاراً بل قوائم طبق الغداء المميز فقط |
| Bir yarığı kapatmak her zaman bir iz bırakır ve bir enerji yaratır. İnsan ırkı için zararsızdır. | Open Subtitles | لكن إغلاق مثل هذا الشق ينتج عنه . آثاراً قد تكون مؤذيةٌ للبشر |
| Yani, kasırga bile oluştuğu yerde, bu adamın bıraktığından daha az iz bırakıyor. | Open Subtitles | أعني، الإعصار يترك آثاراً وأدلة أقل بكثير مما تركها هذا الوغد |
| Eğer cinayet, araba ile işlendiyse katil yıkamış olsa bile, üzerinde mutlaka bir iz bırakmıştır. Kan, DNA-- | Open Subtitles | حسناً، إن كانت السيارة هي سلاح الجريمة فستحمل آثاراً عليها الدماء، الحمض النووي، حتى لو قام القاتل بغسلها |
| İç tarafta astsubay çavuş Sorrow'un kan izleri vardı. | Open Subtitles | كان هناك آثاراً لدماء الرقيب بداخل الغطاء |
| Çünkü 800 kilonun üzerinde bir kutup leoparının karda çok daha derin ayak izleri bırakması gerekirdi. | Open Subtitles | أترون ، فنمر قطبي حقيقي يزن 800 رطل سيترك آثاراً أعمق |
| Gizemli kızda da alkol ve kokain izleri var. | Open Subtitles | بدواء الفياغرا, و الفتاة الغامضة أظهرت آثاراً من الكحول و الكوكائين |
| Belki de bazı olaylar, başka türlü izler bırakır. | Open Subtitles | فربما الاشياء التي تحدث تترك آثاراً اخرى خلفها |
| Ancak onikiparmak bağırsağında yeşil izler buldum. | Open Subtitles | لكن، في بطانة معيه الإثنا عشر وجدتُ آثاراً للون أخضر. |
| Benim güzel yarış pistim. Kumdaki ayak izi gibi yok oldu gitti. | Open Subtitles | مضمار سباقي الحبيب، كل الهاربين يتركون آثاراً في الرمل. |
| Bir de yanıcı madde kalıntısı buldum. | Open Subtitles | وجدت أيضاً آثاراً لمسرع إلتهاب. |
| Şey, beyne çok yüksek dozda protein verilmesinin zararlı yan etkileri vardır;.. | Open Subtitles | حسناً ، الكمّية السامّة في ذلك البروتين بتوجيهها إلى الأعماق سيترك آثاراً جانبية خطيرة |
| Özgürlüğümün ve eğlencemin, izlerini, kelimenin tam anlamıyla, yavaş yavaş bırakmaya başlayınca, insanların şaşırmış ve alakadar tepkilerini görmek oldukça heyecan vericiydi. | TED | عندما بدأت حرفياً أترك آثاراً لمرحي وحريتي، كان من المثير أن أرى ردود أفعال الناس التي يملؤها الإهتمام والإندهاش |
| Öte yandan, saçlarında ve her iki ayakkabısında sim kalıntıları tespit ettim. | Open Subtitles | على أية حال، اكتشفت آثاراً لمعان في شعرها وعلى زوج أحذيتها |
| Yetkililer de Amfilisit izine rastladı. | Open Subtitles | وجد فريق المواد الخطرة آثاراً لمادة آمفيلسايت. |
| Sigara kıyafetinde bulunan saç spreyinin aynısına, bunun içinde de rastladım. | Open Subtitles | وجدت آثاراً لبخاخ الشعر التي وجدها الطبيب على بدلة السجائر |
| Ön toksikoloji raporu istedim. Kan dolaşımında tanımlanamayan toksin izlerine rastlandı. | Open Subtitles | أجريت فحصاً أولياً للسموم، وأظهر آثاراً لسم غير معروف بمجرى دمه |