| Sen ve Beau'yu duydum. çok üzgünüm. | Open Subtitles | ، لقد سمعت عنك انت و بـــــو و انا آسف لذلك |
| - çok üzgünüm. Bütün şarabı gömleğine döktüm. | Open Subtitles | أنا آسف لذلك أنا المسكوب النبيذ جميع أنحاء قميصك. |
| - Öncelikle babam sana bağırdığı için özür dilerim. | Open Subtitles | أولا وقبل كل شيء، وأنا آسف لذلك عن والدي يصرخ عليك. |
| Bugün pislik gibi davrandığım için çok özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسف لذلك كنت مثل هذا النطر في وقت سابق. |
| - Kusura bakma. - İyi misin küçük kuş? | Open Subtitles | ـ آسف لذلك ـ لم أقصد إيذاءك أيها الصغير |
| Altı kere ölmüş olabilir ve, ben Bunun için üzgünüm. | Open Subtitles | ربما قد تكون ماتت لستة مرات وأنا آسف لذلك |
| Tüh, bunu duyduğuma üzüldüm. Bundan söz etmek ister misin? | Open Subtitles | ياإلهي, آسف لذلك هل تريدين التحدث في الامر ؟ |
| çok üzgünüm, ne kadarını biliyorsak da, bu hala bir kumar... | Open Subtitles | أنا آسف لذلك, كم نحن نعرف, انها لا تزال مقامرة ... |
| Bir şekilde zaten öğreneceksin çok üzgünüm | Open Subtitles | شيء يقود للاخر، ولا أعلم كيف بدأ كل ذلك أنا آسف لذلك |
| - çok üzgünüm. - Sayın kabine üyeleri... | Open Subtitles | ـ أنا آسف لذلك ـ سيداتي سادتيّ, أعضاء مجلس الوزراء |
| Bu kadar geç bir zamanda aradığım için çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسف لذلك ليتم استدعاء هذا في وقت متأخر. |
| Bunu yapabilmek için çok çalışmış olmalısın ve bunu daha önce söylemediğim için çok üzgünüm. | Open Subtitles | يجب أن مارست بجد للحصول على هذا جيد، وأنا آسف لذلك أنا لا أقول شيئا في وقت سابق. |
| - Aman tanrım, çok özür dilerim. | Open Subtitles | وهذا هو مائدتي. أوه ، يا إلهي. أنا آسف لذلك. |
| özür dilerim istemeden bir kaza oldu. | Open Subtitles | آسف لذلك, فقط كان الآن حادث, لذلك لا تحصى |
| Bu da söylememen gereken bir şey olmaz mıydı? Bunun için özür dilerim. Şu an çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | ليس من المفترض أن تعرض ذلك علينا أنا آسف لذلك انا عصبي في الوقت الحالي |
| Çok özür dilerim, ama çok kötü psişik güçlerin var. | Open Subtitles | أنا آسف لذلك ، ولكن كنت نفسية سيئة للغاية. |
| Bu yüzden gelmen gerekiyor. Kusura bakma. | Open Subtitles | لذا أريدك ان تحضري إلى هنا أنا آسف لذلك |
| Evet, Kusura bakma. Başka işlerim çıktı. | Open Subtitles | نعم, آسف لذلك ولكني ارتبطتُ بشيء ما |
| Ve Bunun için üzgünüm. | Open Subtitles | وليس هناك شخص في هذه المدينة الذي لا يعرف أن وأنا آسف لذلك. |
| Bunun için üzgünüm. Çin büromuzda ufak bir sorun çıkmış. | Open Subtitles | آسف لذلك مشكلة صغيرة في مكتبنا بالصين |
| - Görünürde yok, efendim. - Oh, buna çok üzüldüm. | Open Subtitles | لم اره سيدي عزيزي ، أنا جداً آسف لذلك |