| Ve korkunç, biliyorsun, hissettim ama belli ki gerçekten onu etkiledi. | Open Subtitles | كنا نشعر بالسوء ، تعلمين ولكن يبدو أن هذا أثّر عليه |
| Size ve genç yeteneğinize inanan seçim destekçiniz... kardinallerin çoğunu etkiledi. | Open Subtitles | الناخب العظين الذي آمن فيك وبمواهبك الشابة أثّر على معظم الكرادلة |
| Soy ıslahı bilimiyle IQ testinin kesişimi, sadece bilimi değil, politikayı da etkiledi. | TED | لم يؤثر التقاطع بين علم تحسين النسل واختبار الذكاء على العلم وحسب، بل أثّر على السياسة أيضاً. |
| Cahill'ler sinir sistemlerini etkileyen bir ilaçla temas etmişler. | Open Subtitles | قابل كاهيلس مخدّرا الذي أثّر على النظام العصبي. |
| Klitorisinin kesilmesi tabii ki hayatını etkilemiş, adeta mahvetmişti. | TED | ذلك التشويه لبظرها كان من الواضح أنه أثّر على حياتها وغيرها بطريقة كانت مدمّرة. |
| - Yani şu sizin enzimin nasıl olduysa insan nüfusunu da etkilediğini mi söylüyorsunuz? | Open Subtitles | أنت إذاً تقترح أن الإنزيم أثّر بشكل ما على البشر؟ |
| Çok uzun süredir görünmez. Beynini etkiliyor. | Open Subtitles | لقد أصبحت خفية لفترة طويلة الآن ولعّل هذا قد أثّر على عقلها |
| Tüm o yepyeni bir başlangıç, herkesi öldürüp yoluna devam etme meselesi beni etkilemişti. | Open Subtitles | كلّ هذا الكلام عن بداية جديدة و قتلهم و المضيّ قدماً... أثّر بي نوعاً ما |
| Ordu onu çok kötü etkiledi. | Open Subtitles | لقد أثّر الجيش عليه بشدة,لقد غير حياته تماماً |
| Amerika'nın teröre açtığı savaş işlerinizi etkiledi mi? | Open Subtitles | هذه الحرب الأمريكية على الإرهاب. أثّر عليه إجرائك في أية حال مطلقا؟ |
| Kulağa çılgınca gelecek ama beni çok etkiledi. | Open Subtitles | أعرف أن هذا يبدو جنون لكنّه أثّر بي فقط وأنا |
| Annem üçkâğıtçının tekiydi. Kadınlarla olan ilişkilerimi etkiledi. | Open Subtitles | كانت أمي خائنة أثّر هذا في علاقتي بالنساء |
| Klinik deneylerinde bir çok hasta kaybetti ve bu onu etkiledi, ama iyi yönde etkilediğini düşünüyorum. | Open Subtitles | خلال التجربةِ السريرية، فقد الكثيرَ من المرضى وقد أثّر عليهِ ذلك، إيجابياً فيما أظن |
| Aslında, işlerimi olumlu yönde çok etkiledi. | Open Subtitles | في الواقع.. إذا أثّر فعملي قد تأثر للأحسن |
| Havayı etkileyen kişisin. | Open Subtitles | أنت الشخص الذي أثّر على الطقس. |
| Gené bana, davamı bir avukatın üstlenmek istediğini söylediğinde, kararımı etkileyen bir şeyler oldu. | Open Subtitles | عزيزتي خوليا... حين أخبرتني جيني أن محامياً يرغب باستلام قضيّتي كان ثمّة شيءٌ قد أثّر على قراري |
| Her ne söylediysen, görünüşe göre pek çok insanı etkilemiş. | Open Subtitles | . مهما كان كلامك فقد أثّر على الكثير من الناس كما هو واضح |
| Richard yaptı Ne olursa olsun sakat gitti ve bir şekilde onu etkilemiş olabilir. | Open Subtitles | فقد خرّب الأمر و أثّر عليها بطريقة ما |
| Ve kızınla arandaki uzaklığı halletme şeklini konuştuk ve bundan doğan endişenin senin yargılarını nasıl etkilediğini. | Open Subtitles | وتكلّمنا حول الطريقة التي اختبرت فيها بُعد ابنتك عنك كيف أنَّ ذلك القلق من الممكن أنّه أثّر على قراري |
| Bu geceleri yaptığım şeyleri etkiliyor. | Open Subtitles | و أثّر ما كنت أعمل في الليل وتعرف غافل عنه |
| Beni çok etkilemişti ama. | Open Subtitles | لقد أثّر فيّ ذلك كثيراً |
| Sizce üst yöneticiniz, Ajan Mulder'ın eğilimlerinden etkilenmiş olabilir mi? | Open Subtitles | تقول بأنّ، يحبّ نفسك، رئيسك المباشر... أثّر عليه من قبل - أو سحر من قبل - فكرة الوكيل مولدر - |