| Sana söylemiştim, hiç kimsenin ölüm anından sonra gücü yoktur. | Open Subtitles | لقد أخبرتكَ : لا أحد يمكنه التحكّم في ساعة الموت |
| İlk tanıştığımız zaman, en sevdiğim rengin yeşil olduğunu söylemiştim,... | Open Subtitles | عندما تقابلنا لأولِ مرة, أخبرتكَ أنَّ لوني المفضل هو الأخضر |
| Size defalarca söyledim, davanızı elimizden gelen en iyi şekilde araştırıyoruz. | Open Subtitles | لقد أخبرتكَ عدة مرات، نحنُ نحقق في قضيتكَ بأفضل ما نستطيع. |
| Sana kitabı okumanı söyledim adamım. | Open Subtitles | أخبرتكَ أن تقرأ هذا الكتاب أخبرتكَ بذلك, أيها الكلب |
| Tutuklandığım zaman anahtarları sana vermiştim, ona iyi bak demiştim. | Open Subtitles | عندما حُكِمَ علي أعطيتكَ المفاتيح، و أخبرتكَ أن تُعاملها كسيدة |
| Jake, sana kaç kere mutfağımı batırma dedim? | Open Subtitles | كَمْ مرّة أخبرتكَ أنا لا تعبث في مطبخِي؟ |
| Bak, sana neden meme sattığımı söylersem | Open Subtitles | انظُر، لو أخبرتكَ لماذا كنتُ أبيع المخدرات |
| Sadece ne olur ne olmaz diye hazır olmanı söylemiştim. | Open Subtitles | أنا فقط أخبرتكَ بأن تستعد. فقط في حالة حدثَ شيء. |
| Sana bizim gibi adi kölelerin dayaktan öleceğini ve diğerlerinin de dayak yemesine sebep olabileceğini söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتكَ أننا نحن العبيد الحقيرين سنموت من الضرب وَ من ضربنا للآخرين |
| Bu konuşmayı yine yapacağımızı söylemiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرتكَ أننا سنخوض هذه المحادثة ثانية |
| Adamın ne kadar tehlikeli olduğunu söylemiştim. Bu yaptığın aptalcaydı. | Open Subtitles | و لقد أخبرتكَ كم هذا الرجل خطيراً.هذا غباء منكَ. |
| Sana bu malın çok sağlam olduğunu söylemiştim, değil mi? | Open Subtitles | لقد أخبرتكَ بأن هذهِ القذارة قوية، أليس كذلك؟ |
| Burada bir şeyler döndüğünü söylemiştim. Kimse bana inanmadı. Cartayı çektik. | Open Subtitles | لقد أخبرتكَ أن الأشياء تتغير و لم يُصدق أحد و الآن لا أمل لدينا |
| Sana gelecek tahliye görüşmeme kadar kafamı önümde tutacağımı söyledim. | Open Subtitles | أخبرتكَ يا رجُل، سأتوارى عن الأنظار حتى جلسة استماع إطلاقي التالية |
| Daha önce söyledim mi, Doktor? Fena değilsin, bayım. Hem de hiç fena değilsin! | Open Subtitles | هل أخبرتكَ يا دكتور, أنتَ لستَ سيئاً أنتَ لستَ سيئاً على الإطلاق |
| Size söyledim, şehir dışındaydım. Hiçbir fikrim yok. | Open Subtitles | أخبرتكَ أنني كنتُ خارج المدينة ليس لديّ فكرة |
| Dün akşam burada kalamazsın demiştim. | Open Subtitles | أعتقد بأنني أخبرتكَ البارحة بأنهُ لايمكنك البقاءُ هنا |
| Tarihi tekrar ettirebiliriz. Sana öğrencilerle olmaz dedim. | Open Subtitles | أخبرتكَ بقاعدتي حول الطلاب، لستُ قابلت للمواعدة. |
| Naomi, eğer söylersem artık ipucu olmaz, dedi. | Open Subtitles | قالت ناعومي إن أخبرتكَ ما هو التلميح فإنه لن يكون تلميحاً على الإطلاق |
| Size Söylediğim gibi çalıştıkları kişi o değil. Onu gidip görmenin ne faydası olacak? | Open Subtitles | قد أخبرتكَ بالفعل ، إنهما لا يعملا لحسابه، لذا ، لماذا تريد أنّ تذهب لمقابلته؟ |
| Mektubunda sana uzak durmanı söylemiş, göle gelmeni değil. | Open Subtitles | في رسالتها، أخبرتكَ بأن تبتعد وألاّ تأتي للبحيرة |
| Tüm bildiklerimi anlattım. İkiniz de beni yalnız bırakırsanız çok memnun olurum. | Open Subtitles | قد أخبرتكَ بكلّ ما أعرف والآن، سأقدّر لكما أن تدعاني وشأني |
| Hayır. Hayır, sanırım her şeyi anlattı. | Open Subtitles | لا، لا أعتقد أنها أخبرتكَ بكل شيء |
| Ya sana o gördüğün uçağın sahte olduğunu söylesem? | Open Subtitles | ماذا لو أخبرتكَ بأنّ الطائرة كانت مزيّفة؟ |
| Sana söylediğimi yap ve ikna edici olmaya çalış. | Open Subtitles | اسمع , نفّذ ما أخبرتكَ به , و .. و حاول أن تكون مقنعاً |