| Gördüğünüz gibi güneş paneli aküyü şarj eder, ve akü gücü küçük endikatöre gönderir . ben buna transformatör diyorum. | TED | وكما ترون،اللوح الشمسي يشحن البطارية، والبطارية تغذي الطاقة للعلبة الاشارة الصغيرة. التي أدعوها المحول. |
| Ben ona AQI Kız diyorum ve onun ifadeleri ile saç rengi dışardaki havanın kalitesine göre değişiyor. | TED | أنا أدعوها فتاة مؤشر جودة الهواء، وتتغير تعبيراتها ولون شعرها بناء على جودة الهواء بالخارج. |
| Ne öneriyorsun, onu arayıp... öğlen yemeğine mi davet edeyim? | Open Subtitles | , ما الذي تقترح فعله أتصل بها و أدعوها للغداء؟ |
| Belki de onu bir içkiye davet etmeliydim. | Open Subtitles | ربما كان يجدر بي أن أدعوها لمشروب كجيران |
| Benim çılgın bilim adamı paradoksu adını verdiğim daha basit ve yeni bir versiyonu var. | Open Subtitles | لدي نسخة جديدة أبسط "أدعوها "مفارقة العالم المجنون |
| Soygun mu? Ben böyle demezdim - yalnız başına zavallı bir adam. | Open Subtitles | السرقة، أنا بالكاد أدعوها كذلك المسكين يعمل لوحده الآن |
| "Mutlu çekirdek hatıra geliştirme programı" derdim. | Open Subtitles | بلْ أدعوها "برنامج تنمية "ذاكرة السعادة الأساسية |
| Yeni hareketimi izleyin. Ona "yabancı" diyorum. | Open Subtitles | ألقي نظرة على حركتي الجديده أدعوها بالغريبة |
| Sen paranoya diyebilirsin, ben aile meselesi diyorum. | Open Subtitles | أنت تدعوها حنون العظمة, أنا أدعوها أموراً عائلية. |
| Oh, tuzlu fasulyeler. Ben onlara tuzlu fasulyeler diyorum. | Open Subtitles | البازلاء المملحة أنا أدعوها البازلاء المملحة |
| Ben gördüklerime hassas ruhlar diyorum. | Open Subtitles | عندي هبةٌ أحب أن أدعوها بالروح المرهفة |
| Buraya "rahat konuş" yerim diyorum çünkü burada rahat rahat konuşabilirsin. | Open Subtitles | أدعوها غرفة التحدث بسهولة لأنه يمكنك التحدث بسهولة هنا. |
| Sonra da oturtup benden kendisini ikinci balayına... davet etmemi isteyen bir aşk mektubu yazdırdım. | Open Subtitles | ثم جعلتها تجلس وتكتب لى رسالة حب طالبة منى أن أدعوها لشهر عسل ثانٍ |
| Onu, bu gece yanlız kalmamız için davet etmedim. | Open Subtitles | أنا لم أدعوها لذلك أنت وأنا سنكون بمفردنا هذه الليلة |
| Yarınla onunla yemeğe ve Met'e davet etmek istiyorum çünkü. | Open Subtitles | لأنني أريد أن أدعوها لتناول الغداء والذهاب للمتحف غداً |
| Bir çiftlikte yaşadığımı öğrenince, deneyim için davet edilmek istedi. | Open Subtitles | عندما اكتشفت أني أعيش بمزرعة أصرت أن أدعوها لتجربتها |
| Bu, adını "herhangi bir atışı sok ve bana ne yapmak istersen yap" koyduğum, küçük bir oyun. | Open Subtitles | هذه لعبة صغيرة أحب أن أدعوها بــ"إحرز أي ضربة "وأفعل أياً كان ما تريده بي |
| Birincisi; buna "yargılama" demezdim. İkincisi; evet. | Open Subtitles | أولاً، إنّي لا أحب أن أدعوها "محاكمة" ثانيًا، أجل. |
| Sen olsan ne dersin? ben buna sığınak derdim. Son şansımız derdim. | Open Subtitles | أدعوها ملاذًا، أدعوها فرصة أخيرة. |
| ben buna insanlığını derim ama senin bu sözcügü bildiğini sanmam. | Open Subtitles | حسنا، أنا أدعوها إنسانيته ..لكن ,لا أعتقد أنك تعرف تلك الكلمة |
| Ona tam olarak rahibe diyemem. | Open Subtitles | حسناً ، لن أدعوها بالضبط بكاهنة |
| En sevdiğim bebek Clementine dediğim çirkin bir bebekti. | Open Subtitles | كانت دميتي الأثيرة هي تلك القبيحة والتي كنت أدعوها كلمنتين |
| Ona çıkma teklif edeceğim! Bana fırsat doğdu! | Open Subtitles | لقد كنت أفكر بأن أدعوها للخارج , لقد حان الوقت لكي أصبح فضيعاً |
| Bu sert ve olumsuz karışıklıklardan dolayı buna bir "oturum" demiyorum. | Open Subtitles | الآن، لن أدعوها جلسة بسبب النتائج السلبيّة العنيفة |
| - Ben çağırmadım. | Open Subtitles | أنا لم أدعوها |
| Hayır, ben teşebbüs olarak adlandırmazdım. | Open Subtitles | لا ، لن أدعوها محاولة |
| Üçüncü ise, seni sen yapan nedenler -- kişisel özelliklerin -- senin "kişisel" doğan olarak adlandırdığım. | TED | وثالثًا الطبيعة التي تجعلكم متفردبن الطبيعة الفردية واتي أدعوها طبيعة التفرّد |