| - Anne, lütfen, otur biraz. - Hayır, oturmak istemiyorum. | Open Subtitles | أمي، أرجوكي، فقط إجلسي - لا، لا أريد الجلوس - |
| Kafam iyi değil diye çok memnunum şu an. Hiçliğe açılan kapıya yakın oturmak istemiyorum. | Open Subtitles | ـ أنا سعيدة للغاية لأني لستُ منتشية ـ لا أريد الجلوس بجوار الباب الغير بارزة |
| Bir iş bulup masa başında 40 yıl daha oturabilmek için altı yıl daha bir sırada oturmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد الجلوس وراء مكتب في السنوات الستة القادمة لأتمكن من الحصول على وظيفة وأجلس وراء مكتب للسنوات الـ 40 التي تليها |
| Haydi, çocuk. Atrium'umda oturmak istiyorum. | Open Subtitles | أجل، أجل، هيّا يا صغيري أريد الجلوس بالدهليز |
| Yerler kapılmadan Roger ile aynı masada oturmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد الجلوس على الطاولة مع روجر قبل أن يحجز شخص آخر المقعد. |
| Kapıya yakın oturmak istiyorum. Çok zamanımı almayacak. | Open Subtitles | أريد الجلوس بالقرب من الباب فهذا لن يأخذ مني الكثير من الوقت |
| oturmak istemiyorum. Kitap hakkında konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | أجل، لا أريد الجلوس أود التحدث عن الكتاب. |
| Yoruldum, ve sizler kocalarını hakkında konuşurken ben burada oturmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا متعبة و لا أريد الجلوس هنا بينما أنتن يا رفاق تتحدثن عن أزواجكن |
| Beni dinle piç kurusu. Başka bir yere oturmak istemiyorum. | Open Subtitles | أسمع يا أحمق، لا أريد الجلوس في مكان آخر. |
| Güneş batana kadar burada oturmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد الجلوس هنا حتى غروب الشمس. |
| ama orada tek başıma çıplak oturmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد الجلوس هناك عارياً بمفردي. |
| Bu kadının yanına oturmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد الجلوس بجوار تلك السيدة |
| Yıkanmayan biri ile aynı masada oturmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد الجلوس قرب شخص لم يغتسل |
| Sana yakın oturmak istiyorum. -Hayır, oraya oturmak ister misin? | Open Subtitles | أنا أريد الجلوس إلى جانبكِ - لا , أتريد أن تجلس هناك ؟ |
| Ramsett Park'ındaki banklarda rahatsız edici bir eksiklik var. Daha fazla oturmak istiyorum. | Open Subtitles | نحن منزعجون من قلة المقاعد في حديقة "رامست" ، أريد الجلوس أكثر |
| Bütün gün battiniye üstünde oturmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد الجلوس على غطاء طوال اليوم |
| "Yalnızca havuzumda oturmak istiyorum, ben ve kimsesiz laptopum." | Open Subtitles | "أريد الجلوس بالقرب من البحيره فقط أنا واللابتوب وحيدين" |
| Senin yanına oturmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد الجلوس بجانبكِ غداً |
| Onun yanına oturmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد الجلوس معه |
| Annemle oturmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد الجلوس مع والدتي |
| Fakat bu, ailem pazar günleri kiliseye giderken evde oturacağım anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | لكنه لا يعني أنني أريد الجلوس في المنزل كل أحد بينما عائلتي في الكنيسة. |
| Ben sadece Burada oturup maçı seyretmek ve birkaç bira içmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد الجلوس هنا شاهد مباراة الكرة واحظى ببعض البيرة |