| 1835'te James Gordon Bennet ilk yüksek tirajlı gazeteyi New York şehrinde kurdu. | TED | عام 1835، أسس جيمس غوردون بيننت أول صحيفة واسعة الإنتشار في مدينة نيويورك. |
| 10 yıl önce, Dr.Palti keşfini hastalara yönelik pratik bir tedavi haline getirmek için Novocure adlı bir şirket kurdu. | TED | منذ 10 سنوات، أسس د. بولتي شركة تُدعى نوفوكيور ليطوّر اكتشافه ليصبح علاجا عمليا للمرضى. |
| NSS'i kuran kişi, benim babamdı. | Open Subtitles | الشخص الذي أسس منظمة الأمن القومي كان والدي |
| Timothy Chan 2000 yılında Internet şirketi kurmuştu. | TED | تيموثي تشين أسس أعمال تجارية عبر الإنترنت في عام 2000 |
| Mesele 22. yüzyılın temellerini oluşturmak olmalı. | TED | يجب أن يكون حول بناء أسس القرن الثاني والعشرين. |
| Bazıları şefkatle harekete geçiyor, belki bunun insanlığın temel davranışlarından biri olduğunu düşünüyor. | TED | البعض يقوده التعاطف والتراحم، وهو أحد المشاعر التي كانت إحدى أسس الأفعال البشرية المهمة. |
| Bu işi ben kurdum. | Open Subtitles | أعني، أنا الذي أسس هذا العمل. |
| Bu idealler için gereken temeller hazır olmamasına rağmen, gelecekte insanların küresel bir ahlak için arzusu ve küresel bir toplum kurmak mümkündür. | TED | ليس لدينا أسس الشراكة الصحيحة للمستقبل، وحتى الآن، من رغبة الناس لأخلاق عالمية ومجتمع عالمي يمكن صنعه. |
| İletişim için bir temele ulaştık mı artık? | Open Subtitles | هل لدينا أسس للإتصال الآن ؟ |
| Sarah, Evlenene Kadar İffet'in kurucusu pederin kızıymış. | Open Subtitles | سارة هي ابنة رجل الدين الذي أسس العفة حتى الزواج |
| Katman bilimini bulmuş ve Jeolojinin temelini atmıştı. | TED | فقد اخترع علم طبقات الأرض ووضع أسس الجيولوجيا. |
| Bazılarınız onu tanıyor. Kahire'deki Tahrir Meydanının arkasındaki Facebook gruplarından birini kurdu. | TED | بعض منكم يعرفه. أسس واحدة من مجموعات الفيسبوك وراء النشاط في ميدان التحرير في القاهرة. |
| Orta Asya'da Çağatay Hanlığı Timur gibi liderler yetiştirdi, torunu Babür ise Hindistan'da Babür İmparatorluğu'nu kurdu. | TED | في آسيا الوسطى، الخانات الشاغاتية جلبت قادة مثل تيمور وسَليـلَه بابور، الذي أسس الإمبراطورية المغولية في الهند. |
| Yani adam vatansever. Starkwood'u bu ülkeyi korumak için kurdu. | Open Subtitles | أعني بأن الرجل وطني فلقد أسس "ستاركوود" لحماية هذا البلاد |
| Bu dövüş sanatları okulunu kurdu, bütün eski antik eserleri topladı. | Open Subtitles | أسس مدرسة فنون الدفاع عن النفس وجمعت الكثير جدا من الأشياء الآسيوية. |
| Elbette ki bu ülkeyi kuran kişi. | Open Subtitles | إنه صاحب الجلالة الذي أسس هذه الأرض بكُل تأكيد |
| Bu başkent için de iyi bir haberdi, çünkü Mösyö Beroldy Londra'ya birçok liman kurmuştu. | Open Subtitles | وكان لهذا الخبر ,الفائدة السعيدة للعاصمة ايضا , حيث ان السيد برولدى قد أسس شركتة للاستيراد فى ميناء لندن |
| işlerine yarayacakları oraya koydular toplumumuzdaki yozlaşmanın temellerini görüyorsunuz. | Open Subtitles | لقد وضعوا هناك لإبقاء الامور على ما هي عليه. لذا كما ترى ، أسس الفساد هي في مجتمعنا. |
| Şifreyi çözmede karşılaştığımız sorun hiç temel noktamızın olmamasıydı nereden başlayacağımızı bilmiyorduk. | Open Subtitles | المشكلة لدينا هى الكشف عنه أنه ليس لدينا أى أسس , ولا نعلم من أين نبدأ |
| Bensiz çıkamazsınız. Löded Diper'ı ben kurdum. Omurga benim. | Open Subtitles | لا يمكنكم الاستمرار دوني، أنا من أسس (لوديد دايبر)، أنا هو عظم الأساس |
| Ben evlendiğim zaman evimin temelini kendim kurmak isterim. | Open Subtitles | عندما أتزوج ,أريد أن أكون من أسس حياتنا و منزلنا بنفسي |
| Çok saçma, hiçbir temele dayanmıyor. | Open Subtitles | هذا جنون ليس لديها أسس |
| Hadi, Bart. Fakat bu adam Springfield'in kurucusu. | Open Subtitles | -هيا، (بارت ) -لكن هذا الرجل أسس (سبرينغفيلد ) |
| Hücresel yaşamın temelini genetik düzeyinde anlayabilir miyiz? | TED | هل باستطاعتنا معرفة أسس الحياة التي تقوم عليها الخلية علي المستوى الجيني؟ |
| Ulusalcılara göre modern toplumlar ulusal temeller üstüne kuruldu ve ortak bir toprağa, tarihe, kültüre sahibiz ve birbirimizi kolluyoruz. | TED | بالنسبة للقوميين، ترتكز مجتمعاتنا الحديثة على أسس قومية: نحن نتشارك أرضًا وتاريخًا وثقافةً وندافع عن بعضنا البعض. |
| Bu hak, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi'nin bir parçası olarak tanınabilir, ki bu beyanname de benzer sosyal hakların uygulanması için tesis edilen mekanizmaları oluşturdu. | TED | يمكن الاعتراف بهذا الحق كجزء من الإعلان العالمي لحقوق الإنسان، الذي أسس آليات لإنفاذ هذه الأنواع من الحقوق الاجتماعية. |
| Benim fikrimce, sanığın bunu yapması için teşvik edici prensipler yerine getirilmemiş. | Open Subtitles | حسناً، برأيي أن الولاية قد فشلت في و ضع أسس داعمة لمذكرتها |
| İffet Hareketi'nin kurucusudur. Soruna yeterince cevap verebildim mi? | Open Subtitles | أسس حركة العفة فهل يجيب ذلك على سؤالك؟ |