| Evet ama seninle yüz yüze görüşmem için ısrar etti. | Open Subtitles | أجل ، ولكنه أصرّ على أن أقابلكِ وجهاً لوجه |
| Tekrar sormam için ısrar etti de. | Open Subtitles | لقد أصرّ على أن أسألكِ مرة أخرى |
| Müdürüm sandviçlerini yeniden yapmam için ısrar etti. | Open Subtitles | مديري أصرّ على أن أُعيد إعداد شطائرك |
| Beni bırakmak için ısrar etti. | Open Subtitles | هو أصرّ على أن يساعدني |
| Beni bırakmak için ısrar etti. | Open Subtitles | هو أصرّ على أن يساعدني |
| Northport'ta konaklayıp yarın gelmeyi tercih ederdim ama oğlunuz bu gece eve dönmek için ısrar etti. | Open Subtitles | كنتُ أُفضِل أن أُقيمَ في (نورثبورت) الليلة و نعود غدًا إلى المنزل لكن إبنكَ أصرّ على أن نعودَ إلى المنزل الليلة |