| Memur Kelly'nin dediğine göre şehir dışına giden bir arabaya atlamış. | Open Subtitles | الشرطي كيلي قال بأنها قفزت في عربة , متجهة إلى أعلى المدينة |
| Buna şehir dışına gitmek de dahil. | Open Subtitles | إلى أي مكان يؤدي ذلك و هذا يتضمن أعلى المدينة |
| Burası Uç 1 Çiftlik evinin yukarısında yerimizi aldık. | Open Subtitles | هذا (أعلى المدينة 1)، لقد وَصلنَا و أَخذَنا موقعَنا بـ (البيت الريفي)، إنتهى |
| Uç 1, burası Merkez 1 | Open Subtitles | ِ(أعلى المدينة 1)، هذا (أسفل المدينةُ 1)ِ |
| Burası Şehrin yukarısındaki aynı yeşil kapı ve "Hamburger" tabelası olan yerden sonra örnek alınarak yapıldı. | Open Subtitles | هذا المكان أثث مثل ذلك الموجود أعلى المدينة بنفس الباب الأخضر وعلامة البيرغر |
| Medina'nın her yerinden, hatta Şehir dışından bile hâlâ girişler devam ediyor. | Open Subtitles | مازلنا نستقبل حالات مت جميع أنحاء المدينة ، من أعلى المدينة حتى |
| Şehirdeki bir kahvecide Genghis Khan'ın soyundan gelenleri hedef alan bir virüs yayılmış olabileceğiyle ilgili bir olasılığı soruşturuyoruz. | Open Subtitles | فنحن نحقق حول امكانية إطلاق أحدهم لفيروس يستهدف أحفاد (جنكيز خان) في مقهى أعلى المدينة |
| Tracy, şehir dışına gidiyoruz. | Open Subtitles | ترايسي .. سوف نذهب إلى أعلى المدينة |
| Algie'nin şehir dışına bizimle gelmesini istiyorsak, bazı şeylerden feragât etmeliyiz. | Open Subtitles | إذا كُنا نود أن ينتقل " آلجي " معنا إلى أعلى المدينة فعلينا التضحية بشيء ما |
| Knick'i şehir dışına, yani para babalarının gittiği yere taşımak. | Open Subtitles | " نقل مستشفى "نيك أعلى المدينة حيث توجد الأموال |
| Ben şehir dışına gidiyorum. | Open Subtitles | وانا سوف أذهب إلى أعلى المدينة |
| - şehir dışına çık. - Bunu duyuyor musun? | Open Subtitles | اتجه، إلى أعلى المدينة - هل تسمع ذلك؟ |
| şehir dışına gidiyorum. | Open Subtitles | لكني ذاهب أعلى المدينة. |
| Merkez 1, burası Uç 1 | Open Subtitles | ِ(أسفل المدينة 1)، هذا (أعلى المدينة 1)ِ |
| Uç 1, kargo'nun bulunduğu çiftlik evinde iki kişi görünüyor. | Open Subtitles | ِ(أعلى المدينة 1) عِنْدَهُ رجلِينِ في المزرعةِ مَع شحن محتمل بالداخل ـ ـ ـ |
| Merkez bekle. | Open Subtitles | ِ(أعلى المدينة 1) جيدُ للذِهاب إستعد، (أسفل المدينة)ِ |
| O aygıtı kuleden alıp başka bir yere taşıttım. Şehrin yukarısındaki Crow's Nest'e. | Open Subtitles | سحبت لوحة التحكم من تحت الأنقاض، ونقلتها إلى منصة مراقبتك أعلى المدينة |
| Şehrin yukarısındaki kayıt bürosunda... | Open Subtitles | فى أعلى المدينة مكتب القرعة |
| Şu köşenin yukarısında. Unutmayın, Şehir merkezine giden trene bineceksiniz. | Open Subtitles | إنه عند تلك الزاوية تذكرا أن تستقلا القطار المتجه إلى أعلى المدينة |
| Şehirdeki bir kahvecide Cengiz Han'ın soyundan gelenleri hedef alan bir virüs yayılmış olabileceğiyle ilgili bir olasılığı soruşturuyoruz. | Open Subtitles | فنحن نحقق حول امكانية إطلاق أحدهم لفيروس يستهدف أحفاد (جنكيز خان) في مقهى أعلى المدينة |