Annem dükkanlardan hep bir şeyler aşırıyor. Hiç ihtiyacı olmadığı eşyalar. | Open Subtitles | أمي تسرق من المتجر طوال الوقت أغراضاً ليست بحاجتها حتى |
Telefon etmeyi çalıntı eşyalar satmadan önce düşünmeliydin. | Open Subtitles | كان عليك التفكير في ذلك قبل أن تبيع أغراضاً مشروقة |
En çok eşya toplayana 10 dolar vereceğim, tamam mı? | Open Subtitles | هيا ، تحركو لدي هنا مجموعه من الهديا ..لأكثر شخص يحمل معه أغراضاً |
Kadının birisi kilisesi için tonlarca eşya aldı. | Open Subtitles | ابتاعت هذه المرأة أغراضاً كثيرة لكنيستها |
Tuvaleti kullanmayı çalıntı mallar satmadan önce düşünmeliydin. | Open Subtitles | كان عليك دخول الحمّام قبل أن تبيع أغراضاً مسروقة |
Hayır, hanımefendi, talep ettiği bazı mallar, ...denebilir ki dikkatimizi celbetti, onun etnik-dinî... | Open Subtitles | كلاّ، سيّدتي، كان يشتري أغراضاً أثارت بصراحةٍ بعض الشبهات نظراً لـ... |
Ofisten ev eşyaları alırdı. | Open Subtitles | كان يأخذ أغراضاً معه للبيت من المكتب لقد كانت قمامة فعلاً |
Her zaman güzel eşyaları oluyor. | Open Subtitles | إنهم دوماً يحملون أغراضاً رائعة |
Hepsinin içinde kişisel eşyalar vardı, birkaçında da motor hâlâ çalışıyordu. | Open Subtitles | كان بها كلها أغراضاً شخصية وعربتان منها كانت محركاتها لا تزال تدور |
Yeterince eşya aldın mı? | Open Subtitles | -أحضرتِ أغراضاً كافية ؟ |
Cheedo, biz eşya değiliz! | Open Subtitles | -تشيدو)، لسنا أغراضاً) |
- Biz eşya değiliz! | Open Subtitles | -لسنا أغراضاً |
O duruma düştü çünkü hatunu bâzı çalıntı mallar sattı. | Open Subtitles | وحدث ذلك لأن فتاته باعت أغراضاً مشبوهة |
eşyaları depodan çıakrıyorduk. | Open Subtitles | كنا نخرج أغراضاً من صناديق التخزين |
O konudan bahsetmiyorum. Ee, Alison'un bazı eşyaları var bende. | Open Subtitles | --هذا ليس عن وجدت أغراضاً قليلة لـ (آلي) |
Alison'ın bazı eşyaları var. | Open Subtitles | وجدت أغراضاً لـ (آلي) |