| Oh tatlım, hergünün en güzel tarafı... senin gülen yüzünü görerek uyanmak. | Open Subtitles | عزيزتي، أفضل جزء من كل يوم هو أن أصحو على وجهك المبتسم |
| Balayına gittiniz. Bu evliliğin en güzel tarafı. | Open Subtitles | كان عليك قضاء شهر العسل، وهذا هو أفضل جزء من الزواج. |
| Doğalgazın çarı, Kobalt kralı, vatanımız Rusya'nın en güzel yerini temsil ediyor. | Open Subtitles | ملك الكوبالت ، الذي يمثل أفضل جزء من وطننا الحبيب، |
| Zengin olmanın en iyi kısmı bu olmalı sence de öyle değil mi? | Open Subtitles | يجب أن يكون هذا أفضل جزء من الغنى هل تظن ذلك؟ ما هذا؟ |
| Belki de en iyi kısmı sağlık konusunda geliyor olanlar. | TED | والأحرى بأن أفضل جزء من هذا هو ما يأتي سريعاً في الصحة. |
| Ama ilişkiden kurtulmanın en iyi tarafı arkadaşlarınızla birlikte olmak için bol bol vaktinizin olmasıdır. | Open Subtitles | ولكن أفضل جزء من كونها من علاقة: الكثير من الوقت للحاق مع أصدقائك. أشعر بالأسف الكبير. |
| Şu ana kadar oyunun en iyi tarafı, ara vermiş olmaları. Beni yemekler hakkında iğrenç şakalar yapan, aptal biri gibi göstermişler. | Open Subtitles | حتى الآن, هذه الإستراحة هي أفضل جزء من المسرحية |
| Sonra oraya gidip geri geldiğimde senin hayatımın en iyi parçası olduğunu gördüm. | Open Subtitles | وأعتقد أن ذهابي وعودتي من هناك جعلني أدرك... أنّك أفضل جزء من حياتي. |
| Kelle domuzun en iyi parçası değildir ki. | Open Subtitles | رئيس ليست حتى في أفضل جزء من خنزير. |
| Çocuklarımı çok seviyorum ama buraya gelmek günümün en güzel kısmı. | Open Subtitles | الأطفال، يحفظهم الله... لكن القدوم هنا كان أفضل جزء من يومي |
| Bekle, burası en güzel kısmı. Bir süredir üzerinde çalışıyordum. | Open Subtitles | انتظري ، هذا أفضل جزء من الحديث كنت أعمل عليه منذ فترة |
| Gençken bahar tatilinin hayatının en güzel zamanlarından biri olması gerekir, en kötü değil. | Open Subtitles | إنه فقط عندما تكون فتى، عطلة الربيع مفترض أن تكون أفضل جزء من حياتك، ليس الأسوء. |
| Gününün en güzel kısmının orada olmayacağımı düşündüğü an olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال بإن أفضل جزء من يومه عندما يفكر بأنني لن أكون هنا. |
| Dünyada olmanın en güzel kısmını kaçırıyorsun. | Open Subtitles | إنّك تفتقد إلى أفضل جزء من إقامتنا القصيرة في هذا العالم. |
| Bu dünyanın özüyle ilgili en iyi kısmı kaçırıyorsun. | Open Subtitles | إنّك تفتقد إلى أفضل جزء من .إقامتنا القصيرة في هذا العالم |
| Seninle uyanmak günümün en iyi kısmı. | Open Subtitles | الإستيقاظ معكِ هو أفضل جزء من يومي |
| Ah... Ve şimdi, kendi bayini işletmenin en iyi tarafı kendi elemanlarını seçmektedir. | Open Subtitles | والآن، أفضل جزء من إدارة امتيازك الخاصّ |
| - en iyi tarafı ne, biliyor musun? | Open Subtitles | إن هذا أفضل جزء من الحفلة |
| Kelle domuzun en iyi parçası değildir ki. | Open Subtitles | رئيس ليست حتى في أفضل جزء من خنزير. |
| Ve planımın en iyi parçası da kimse beni durduramaz. | Open Subtitles | و أفضل جزء من هذه الخطّة ... لا أحد يمكن أن يوقفني . |