| Ben farklı bir ruh halindeyim ve düşünüyorum orada Taç Mahal'e | TED | أنا في حالة مختلفة تماما، وأنا أفكر، وااو، لم أفكر مطلقا |
| Bazen ani baskıların bizi sahipsiz binalardan bile daha kimsesiz bıraktığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أحياناً أفكر بأن الحرب خلفت لنا عقول خَربة أكثر من المبانـي الخربة |
| Bununla birlikte yaşadığım tüm travmaları düşündüm: şiddet, taciz, tecavüze uğramam. | TED | ومع ذلك، فقد كنت أفكر بجميع صدماتي: العنف، سوء المعاملة، اغتصابي. |
| Ve aklıma gelen ilk şey, ihtiyacın asla değişmediği, ama ilişkilere uyguladığımız yolların ve içeriğinin çok fazla değişime uğradığı. | TED | ولهذا إذاً كان أول شيء أفكر به بأن الحاجة لا تتغير، ولكن المضمون والطريقة التي نُخضِع بها علاقاتنا تتغير بكثرة. |
| Bunu söyleyeceğimi hiç düşünmemiştim ama ikimiz iyi bir takım olduk. | Open Subtitles | أتعرف لم أفكر أبداً أني سأقول هذا لكننا بالفعل فريق جيد |
| Bazen düşünüyorum da, 19 yıldır okuyorum ve bir dolu saçmalıkla büyüdüm. | Open Subtitles | أحيانا أفكر: طوال مدة 19عاما, ذهبت فيها إلى المدرسة, واستمعت فيها لهراء. |
| Bay Braddock, düşünüyordum da... Ona bir şey olmaması gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | سيد برادك كنت أفكر لا أظن أن علينا فعل شيء لها |
| Kocaman bir yatağa uzanıp iki gün boyunca uyumayı ve anne olmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | إنني أفكر في التمدد على سرير كبير والنوم لحوالي يومين وأفكر في الإنجاب |
| -Evet, eğer bana anlatmak istersen. -Bir film hakkında düşünüyorum. | Open Subtitles | ـ إن كنت تود إخباري ـ إنني أفكر بشأن الفيلم |
| -Evet, eğer bana anlatmak istersen. -Bir film hakkında düşünüyorum. | Open Subtitles | ـ إن كنت تود إخباري ـ إنني أفكر بشأن الفيلم |
| Belli ki kocakarı masalı. Çünkü hala kocamış karımın masajını düşünüyorum. | Open Subtitles | من الواضح مؤخرات للزوجات العجائز لأنني مازلت أفكر بمؤخرة زوجتي السابقه |
| Bu sabah işleri hızlıca hallettiğimizden "Belki de eve gitmem." diye düşündüm. | Open Subtitles | منذ انجزناها بسرعة هذا الصباح ان أفكر ربما لن أذهب الى البيت |
| Bunun hakkında çokça düşündüm, ve şimdi ne yapmam gerektiğini biliyorum. Yapmam gereken.... | Open Subtitles | أفكر بشأن هذا كثيراً، و أعرف أني لا ينبغي أن أفعل هذا الآن. |
| düşündüm de. Kötü bir fikir. Bakacakları ilk yer trendir. | Open Subtitles | بدأت أفكر ووجدتها فكرة سيئة القطارات أول مكان سيبحثون فيه. |
| Fakat geçen gece sen bu parçayı çaldığında, aklıma gelen kişi o idi. | TED | ولن الليلة الماضية عندما عزفت هذه المقطوعة لم أكن أفكر سوى فيه .. |
| Haberlerde iki kişinin öldüğünü duyana kadar bir şey düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أفكر بذلك حتى سمعت بشأن الرجلين المتوفين في الأنباء |
| - Neyi tekrar düşüneyim. | Open Subtitles | أفكر في ماذا مرة أخرى؟ الوقت تأخر جداً الآن. |
| # Seni tekrar bulmaktan başka hiçbir şeyi düşünmedim # | Open Subtitles | لم أستطع أن أفكر بشيء سوى العثور عليك مرة أخرى. |
| Ne zaman kendimi mutsuz hissetsem, güzel şeyleri düşünmeye çalışırım. | Open Subtitles | عندما أشعر أنني غير سعيدة فقط أفكر في أشياء لطيفة. |
| Eğer benim ne düşündüğümü bildiğini sanıyorsan, niçin beni cevaplamak zorunda bırakıyorsun? | Open Subtitles | إذا كنتي تعرفين ما أفكر فيه لماذا تضعينني في موقف محرج للإجابة؟ |
| Ve bunun hakkında düşündüğüm, sağlık hizmetinin herhangi başka bir sistem gibi olduğu. | TED | والطريقة التي أفكر بها بذلك هو أن الرعاية الصحية مثل أي نظام آخر. |
| Kendimi yazılarıma verdiğimde o güzel satırları düşünmek içimi acıtan tüm hatıraları unutuyordum. | Open Subtitles | وأنت تعلم عندما كنت أقفل على نفسي واكتب وأدرس أفكر في أشياء جميله |
| Ama karakteri biraz değiştirmişler. O yüzden biraz düşünmem lazım. | Open Subtitles | لكن قد أعادوا كتابة الشخصية قليلاً لذلك أنا سوف أفكر |
| Aslında, çok fazla düşünmüyorum. Bu benim için iyi değil. | Open Subtitles | فى الحقيقه,أنا لا أفكر كثيرا . هذا ليس جيدا لى |
| Ben de, nasıl mükellef bir öğle yemeği ısmarlarım, diye düşünüp duruyordum. | Open Subtitles | و طوال ذلك الوقت كنت أفكر في كيفية شراء وجبة مغذية لك |
| Belirli bir sebep söylersen, o zaman bu konuda düşünürüm. | Open Subtitles | إذا أخبرتنى عن سبب معين عندها يمكن أن أفكر بالأمر |