| Bunların her biri bir hidrojen bombası gibi görünüyor; aslında etkileri daha da kötü. | TED | وكل واحد من هؤلاء يشبه قنبلة هيدروجينية؛ في الواقع التأثيرات أكثر سوءا. |
| Ancak geri geldiler, öncekinden daha kötü bir halde, ve sonraki sefer, daha da kötü hale geldiler. | Open Subtitles | لكنه جاء فيما بعد بشكل أكثر شدة من السابق ثم كان أكثر سوءا في المرة التالية |
| Işleri daha da kötü hale getirdiniz. Beni nereye götürüyorsun? | Open Subtitles | لقد جعلت الأمور أكثر سوءا فحسب إلى أين تأخذني؟ |
| Normalde, bana gelmek yerine son sürat yola koyulup durumu daha berbat hale sokardın. | Open Subtitles | في العادة, بدلا أن تأتي لي, تذهب غاضبا و تقوم بشيء يجعل الموقف أكثر سوءا. |
| Diğer çoğu yönden ise, çok, çok daha kötü geçecek. | Open Subtitles | و بعدة طرق أخرى, أكثر و أكثر سوءا |
| Şimdlik, sen işleri daha da kötü hale getiriyorsun. | Open Subtitles | لحد الان, جعلتي الأمور أكثر سوءا ً |
| Ama bir şekilde bu her şeyi daha da kötü yaptı. | Open Subtitles | بطريقة مــا جعلت الامور أكثر سوءا |
| Bu seni daha da kötü hissettiriyor. | Open Subtitles | هذا هو السبب يجعلني اشعر أكثر سوءا. |
| Hayır. Kendini savunman her şeyi daha da kötü yapar. | Open Subtitles | لا، هذا سيجعل الأمور أكثر سوءا |
| Durum çok daha berbat bir hal almak üzere. | Open Subtitles | وسوف تصبح أكثر سوءا بسرعة كبيرة |
| Suk-tae yaşlandıkça daha berbat oluyor. | Open Subtitles | (سوك تاي) يصبح أكثر سوءا مع التقدم في السن. |
| Bu da kim? Paddy Doyle'dan çok daha kötü biri. | Open Subtitles | أكثر سوءا من بادي دويل |
| Çok, çok daha kötü. | Open Subtitles | أكثر , أكثر سوءا |