| Küçükler güzellik yarışması sürecinin karanlık tarafını ifşa etmem gerekiyor. | Open Subtitles | اجل، أحتاج أن أكشف الجزء المظلم من مسابقة جمال الاطفال |
| Bana kartpostalı gönderme nedeni gerçekleri ifşa etmekti. | Open Subtitles | أعني ، لقد أرسل لي تلك البطاقة ، البريدية لكي أكشف الحقيقة |
| Bu kızın derinliklerinde bir şeyler vardı ve bunu açığa çıkartmak istiyordum. | Open Subtitles | كان هناك شيء في هذه الفتاة أريد أن أكشف له عن نفسي. |
| Ne yapmalıydım yani, sahte kimliğimi açığa mı çıkarsaydım? | Open Subtitles | إذاً مالذي كان يتوجّب عليّ فعله.. أكشف نفسي؟ |
| Buraya cevaplar aramaya gelmiştim sadece ülkeye olan bu komployu ve arkasındaki adamları ortaya çıkarmayı değil, sonunda dünya dışı zeki yaşamın olasılığı hakkındaki gerçeği öğrenmeyi umuyordum. | Open Subtitles | أتيت إلى هنا بحثاً عن الأجوية. آمل ليس فقط أن أكشف هذه المؤامرة من قبل الحكومة والرجال الذين يقفون خلفها, بل وأن أعرف الحقيقة أخيراً عن احتمال.. |
| Kendini adadığından emin olmadan hakkımdaki gerçeğin ortaya çıkmasına izin veremezdim. | Open Subtitles | لم أكن أستطيع أن أكشف حقيقتي حتى أكون متأكداً أنك متمسك بقضيتك |
| Tanrı'ma sunuyorum kendimi en içtenliğimle. | Open Subtitles | يا إلهي أنا أكشف نفسي من أعماقي |
| - Yasalara aykırı olsa da bir şeyi açıklamam lazım. - Bu konuyu hallettiğimizi düşünmüştüm. - Haydi, hayatım! | Open Subtitles | انا يجب ان أكشف شيئ قانونيا لست مخول بقولة إعتقدت بأنا كنا واضحون حول هذا |
| Bugün bu salondaki herkesi şaşırtacak bir bilgi açıklayacağım. | Open Subtitles | سوف أكشف لكم اليوم معلومات ستُدهش كل شخص في هذه الغرفة |
| İsmini söylemeyeceğim. Siz kim olduğunu biliyorsunuz. | Open Subtitles | لن أكشف عن أسماء المتهمين كل منكم يعرف نفسه |
| Bana şarap ve makarna teklifinde bulunabilirsiniz ama yine de istihbarat bilgisini ifşa etmem. | Open Subtitles | يمكنك أن تشربيني النبيذ، تُطعميني الباستا. لازلتُ لن أكشف لكِ أية معلومات سريّة. |
| Eğer bu işi bitirmezse onu ifşa edeceğimi söylemiştim. | Open Subtitles | لقد قلت لها إذا لم تُنهى هذا الامر سوف أكشف النقاب عن من تكون |
| Gördüklerimi ve duyduklarımı ifşa etmemek üzere Tanrı'ya karşı bağlılığım var. | Open Subtitles | أنا أعمل تحت إمرة الرب ولايجوز أن أكشف عمّا رأيت أو سمعت في تلك الجلسة |
| Müşterilerimi asla ifşa etmem. | Open Subtitles | ـ أنا لا أكشف هوية المتعاملين معي أبدًا. |
| Kimliğimi açığa çıkarmadan, aşağı inip onun peşinden gidemezdim. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أنزل وأطارده بدون أن أكشف هويتي |
| Dünyadaki hiçbirşey böyle bir sırrı açığa çıkratmamı sağlayamaz. | Open Subtitles | لا، لا يوجد شيء على الأرض من شأنه أن يجعلني أن أكشف سرّاً من هذا النوع. |
| Kimliğimin açığa çıkmaması için seni kalabalıktan uzaklaştırmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | عن والدك , توجب علي جذبك من الحشد بدون أن أكشف هويتي |
| Ama bu sır perdesini aralayıp gerçekleri ortaya çıkaracağım. | Open Subtitles | ولكنني سوف أكشف هذا الغموض وأكشف اجزائه الخاصة |
| Madem böyle oynamak istiyorsunuz Başsavcı, neler döndüğünü ortaya çıkarmam için çok geniş bir yetki verdi. | Open Subtitles | و لكن إذا كنت تريد لعبها هكذا، لقد أعطاني المستشار القضائي تفويض لكي أكشف الذي حدث. |
| Sonrasında da hayatta olduğumu ortaya çıkarıp her şeyi polise teslim edecektim. | Open Subtitles | ومِن ثمّ أكشف أنّي على قيد الحياة وأسلّمها إلى الشرطة. |
| Kendimi en içtenliğimle Tanrı'ma sunuyorum. | Open Subtitles | أكشف لك نفسي من الأعماق يإلهي |
| Kaynağımı asla açıklamam ben. | Open Subtitles | حقاً؟ , أنا لا أكشف مصادري أبداً |
| Bugün bu salondaki herkesi şaşırtacak bir bilgi açıklayacağım. | Open Subtitles | سوف أكشف لكم اليوم معلومات ستُدهش كل شخص في هذه الغرفة |
| Ve ne kadar sorarsanız sorun nerede olduğunu söylemeyeceğim. | Open Subtitles | وسوف يبقى هناك حتى تظهر الحقيقة. وأنا لن أكشف مكان تواجده مهما سألتني. |