| Kabul etmesi zor farkındayım ama şehre gelmen için uygun bir dönemde değiliz. | Open Subtitles | أعرف أن هذا أمر يصعب تقبله لكن الوقت غير مناسب لقدومك إلى المدينة |
| Kabul etmesi zor farkındayım ama şehre gelmen için uygun bir dönemde değiliz. | Open Subtitles | أعرف أن هذا أمر يصعب تقبله لكن الوقت غير مناسب لقدومك إلى المدينة |
| Robotlar, aynı görevi milyonlarca kez minimum hatayla yapacak şekilde programlanabilir, bu bizim için çok zor bir şey, değil mi? | TED | يمكن برمجة الروبوتات لأداء نفس المهمة ملايين المرات بأقل الأخطاء، وهو أمر يصعب علينا فعله، أليس كذلك؟ |
| Bu oldukça sıcak. İşte bu yüzden füzyon oldukça zor bir yöntem. | TED | لابد أن هذا يبدو دافئا، ولهذا السبب فالانصهار أمر يصعب فعله. |
| Buna yedi yaşında bile inanmak zor. | Open Subtitles | أنه أمر يصعب تصديقه حتى حين تكون طفلاً في السابعة |
| İnanmak zor, biliyorum ama beni daha iyi biri olmaya itti. | Open Subtitles | أنا أعرف بأن هذا أمر يصعب تصديقه لقد جعلني أرغب بأن أكون شخص أفضل |
| Bunu anlamanın zor olduğunu biliyorum ama bu, hayatımın unutmak istediğim bir parçası. | Open Subtitles | أعلم أنّ هذا أمر يصعب فهمه، حسناً، ولكن كان ذلك جزء من حياتي أردتُ أن أنساه. |
| İnanması zor, biliyorum. - Evet, çünkü doğru değil. | Open Subtitles | جيك, أعرف أن هذا أمر يصعب تصديقه نعم, 'السبب انه ليس حقيقيا |
| Babanızı ve onun annenizi ne kadar çok sevdiğini düşünürseniz, babanızın annenizi onun elinden alan adamı öldürmek istediğine inanmak gerçekten çok mu zor olur ? | Open Subtitles | لو فكرتي حقاً بشأن والدكِ ، و كم أحب والدتكِ أهو حقاً أمر يصعب تصديقه |
| Asıl mesele aylarca temiz hava almadan tutsak kalmasının zor olması. | Open Subtitles | المشكلة هي,البقاء محبوسة لمدة شهرين بدون إشتمام الهواء النقي أمر يصعب فعله |
| Bu zor bir iş. Ateş etmenizde haklı nedenleriniz olsa bile. | Open Subtitles | هذا أمر يصعب التعايش معه حتى لو كان القتل مبررًا |
| Kabullenmesi zor ve yas tutacak fırsatımız olmadı. | Open Subtitles | هذا أمر يصعب تقبله، ونحن لم نحظَ بفرصة للحداد عليه |
| Ama artık DNA var. Onlarca örneğe karşı iddiada bulunmak zor olur. | Open Subtitles | لقد تم كشف الحمض النووي وهذا أمر يصعب الإجابة عليه |
| Ki yaptığım işe baklınca buna inanması zor geliyordur, biliyorum. | Open Subtitles | وأعلم أن هذا أمر يصعب تصديقه أنت تعلمين بسبب طبيعة عملي |
| Pekala bak, inanması zor biliyorum... ama sana gerçeği söyleyeceğim. | Open Subtitles | حسناً، انظري، أعرف أن هذا أمر يصعب تصديقه، لكن سأخبرك الحقيقة. |
| Benim de aynı şeyi istediğime inanmak bu kadar zor mu? | Open Subtitles | أهو أمر يصعب تصديقه أنني أشعر بنفس الشعور؟ |
| Sorularının cevaplarına ulaşmak ve ulaştıklarında eyleme geçmek istiyorlar. Bunları buna benzeyen bir siteden yapmak oldukça zor. | TED | أن يبحثوا عن أجوبة لأسئلة، وأن يرغبوا في اتخاذ إجراءات عند الانتهاء من ذلك، وهو حقًا أمر يصعب فعله عن طريق موقع يبدو مثل هذا. |
| Çoğu zaman gurur, yutulması zor bir şeydir. | Open Subtitles | "العديد من الأوقات الكبرياء يكون أمر يصعب تقبله" |
| Şu ahenk içerisinde çalışma olayına inanmak çok zor. | Open Subtitles | العمل في وئام أمر يصعب تصديقه. |
| Ve değiştirilmesi çok daha zor. | TED | وهذا أمر يصعب جدا تغييره. |