| yakından bak, çünkü her şey orada. Böö! Ee, ne kadar ücret alıyorsunuz? | Open Subtitles | أمعن النظر, لأن كل شيء هنا إذا, كم من المال تريد أن تتقاضى؟ |
| Kamyondakiler benim parmak izlerim ve şu suç mahali resimlerine yakından bakın. | Open Subtitles | بصماتي على الشاحنة و أمعن النظر في صور مسرح الجريمة |
| Öyle mi? yakından bak. Diğer kapı kollarına bak. | Open Subtitles | أمعن النظر جيّداً، أنظر إلى مقابض الأبواب الأخرى. |
| Bu yüzden o üç gün boyunca filmi tekrar tekrar izlediğimi ve daha sonra gerçekten iyice gözden geçirdiğimi hatırlıyorum. | Open Subtitles | وأتذكر إني كنت أشاهد الفيلم مراراً وتكراراً خلال هذه الأيام الثلاثة وبدأت أمعن النظر في الفيلم |
| Bunu iyice düşünmemiştim. | Open Subtitles | أظنني لم أمعن التفكير في ذلك جيّدًا |
| yakından bak Thomas, ...hayattayım! | Open Subtitles | أمعن النظر، "طوماس". إنني حيّ. |
| Fakat Cantor, bu çizgiye daha yakından bakınca, sonsuz sayıdaki bu kesirlerin her biri, bir sonrakinden diğer sayılara ait belirsiz bir boşluk ile ayrılıyordu. | Open Subtitles | لكن وجد (كانتور) أنه كلما أمعن النظر لهذا الخط، وبرغم الكسور اللانهائية، فإن كل كسر منفصل عن الذي يليه بعدد ضخم من الأعداد الأخرى. |
| yakından bakın. | Open Subtitles | أمعن النظر |
| Hayır, yakından bak istersen. | Open Subtitles | لا، أمعن النظر |
| Daha yakından bak. | Open Subtitles | -أجل، حسنا، أمعن النظر . |
| yakından bak. | Open Subtitles | أمعن النظر! |
| Etrafına iyice bak Eğer yere bakıyorsun | Open Subtitles | "أمعن النظر حولك فحسب، حتى لو كانت نظراتك صغيرة" |
| İyice bakın. | Open Subtitles | أمعن النظر فيها |
| İyice bak. | Open Subtitles | أمعن النظر فيهما |
| Madalyondaki anne ve babaya iyice bakın. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} أمعن النظر على صورة الوالدين في تلك القلادة. |
| Hayır, iyice bak! | Open Subtitles | كلا، أمعن النظر. |