| Yani, o andan itibaren benim için Sadece sen vardın. | Open Subtitles | أعني، من تلك اللحظة ولاحقا بالنسبة لي كان هناك أنتِ فقط |
| Dalga geçmek yok, engellemek yok, her hafta Sadece sen olacaksın. | Open Subtitles | لامزيدمن المساعدينأوالمحاورين, أنتِ فقط كل اسبوع وحدكِ |
| Peki bütün takım mı çekildi, yoksa Sadece sen mi? | Open Subtitles | إذاً هل توقف الفريق بأكمله أم أنتِ فقط ؟ |
| Hayır, özür dilemene gerek yok. Sen sadece işini yapıyordun. | Open Subtitles | لا، لا تعتذري أنتِ فقط تقومين بعملكِ، لابأس |
| Bu arada bırak polis işini yapsın Sen sadece kendine odaklan. | Open Subtitles | حالياً ، أجعلِ الشرطة يقومون بعملهم و أنتِ فقط ركزِ على العناية بنفسكِ |
| Banyodan çıkması gerekli. sadece seni dinliyor. | Open Subtitles | يجب أن تخرج من الحمام إنها تصغي إليكِ أنتِ فقط |
| İşi olan bir tek sen değilsin. | Open Subtitles | لست أنتِ فقط من تعمل، أتعلمين؟ |
| Peki takımın tümü mü ayrıldı yoksa Sadece sen mi? | Open Subtitles | إذاً هل توقف الفريق بأكمله أم أنتِ فقط ؟ |
| Konuşma, adımı söyleme. Beni göremez ya da duyamaz o, Sadece sen görüp duyabilirsin. | Open Subtitles | لا تتكلمي، ولا تقولي اسمي، لا يمكنه سماعي أو رؤيتي، أنتِ فقط تستطيعين ذلك |
| Sadece sen. Ve acil durumlar için sakladığım otumu bulamıyorum. | Open Subtitles | أنتِ فقط ، ولاأستطيع إيجـاد حشيشّ الحـالات الطـارئـة |
| Bir virtüöze ihtiyacım var. Bunu Sadece sen yapabilirsin. - Hah! | Open Subtitles | أحتاج الي عازف منفرد ، أنتِ فقط تستطيعين ذلك بالله عليكِ سمعتني |
| Mirası istiyorsan, Sadece sen ona antrenörlük etmelisin, ta ki yarışmayı tamamlayana kadar. | Open Subtitles | هو قال أنتِ و أنتِ فقط من يجب أن يدربها. حتى تنهي حملتها إذا اردت الحصول على الإرث. |
| Evet, film izlesek iyi olur diyordum. Sadece sen ve ben. | Open Subtitles | بلي, كنت أفكر في مشاهدة فيلم ربما يكون الأمر لطيف, أنا و أنتِ فقط |
| Sen sadece ekonomi bozuluyor diye insanlardan faydalanıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ فقط تأخذين منافع من الأشخاص لأن الاقتصاد العالمي يتحطم |
| Sen sadece erkek arkadaşının bir hain soyundan geldiğine inanmak istemiyorsun. | Open Subtitles | أنتِ فقط لا تردين أن تصدقي أن خليلُكِ ينحدر من سلالةٍ طويلة من الخونة. |
| Sen sadece benimle ilgilenen kıskanç birisin. | Open Subtitles | أنتِ فقط تغارين بأن أحداً يهتم لأمري |
| - Berbat. - Sen sadece anlamıyorsun. | Open Subtitles | لقد رأيته مريع أنتِ فقط لا تفهم الأمر |
| sadece seni deliye döndürmesine biraz daha alışmış olursun. - Evet, sadece kendin gibi davran. | Open Subtitles | أنتِ فقط معتادةٌ أكثر بالقيادة بجنون أجل , تصرفي على سجيتك |
| Hiçbir şey yaşanmadı. Bir tek sen varsın benim için. | Open Subtitles | لم يحدث شيء، أنا أحبّكِ أنتِ فقط |
| Yalnızca ona kızgınlar, çünkü benim evle oynamamı istemiyor. | Open Subtitles | أنتِ فقط منزعجة لأنّك لا تريدين منّي اللعب ببيت الدمى |
| - Peki, sadece siz ve bebek mi olacak? Hayır. | Open Subtitles | -إذاً ، أنكِ أنتِ فقط و المولود ؟ |
| - Sadece motivasyona ihtiyacın var. Ciddiyetimin göstergesi olarak da... 23 dolar. | Open Subtitles | أنتِ فقط تحتاجين إلى دافع - لقد تعافيت - |
| Fakat o sadece bana söyledi ve ben de Sadece sana söyledim. | Open Subtitles | لكنه أخبرني أنا فقط وأنا أخبرتكِ أنتِ فقط |
| Elini birinin göğsüne sokma fikri aklına gelmek üzereydi. | Open Subtitles | أنتِ فقط... تم وضعكِ في موقف... |