| Bu gerçekten düşündüğünüzde çok büyük bir başarı, bir ürünü çok demokratik bir biçimde üretmek. | TED | وهذا بالفعل والذي تتصورن أنه أمرٌ مفروغ منه هو في الحقيقة أنجاز رائع أي أن تنتج شيئاً بهذه الديموقراطية |
| Carol, Haley Joel Osment'a bir çiçek gönder, kartta "Yaşam Boyu başarı Ödülü İçin Tebrikler"yazsın. | Open Subtitles | أرسلي بعض الورود الى هايلي جول أوسمونت مع بطاقة مكتوب فيها تهانينا على فوزك بجائزة أنجاز الحياة |
| Kolayca karşılık verilemeyecek olağanüstü bir başarı. | Open Subtitles | بالفعل , أنجاز رائع أنجاز ليس بسهولة يقاوم |
| En kötü hediye dalında ömür boyu başarı ödülünü almaya aday. | Open Subtitles | أسوأ أنجاز لهديه مدي العمر لأسوأ هدية أب |
| Onun açısından muhteşem bir başarı sizin için bir başarısızlık. | Open Subtitles | ما يوجد في تعابيره هو أنجاز رائع... تراه كفشلك... ، لدى تنسبه إليه. |
| O zaman büyük bir başarı elde etmiş olursun. | Open Subtitles | حيث هذا الامر سيكون لهم أنجاز عظيم |
| Tebrik ederim beyler. Ne büyük bir başarı. | Open Subtitles | .تهانينا، يا رفاق .يا له من أنجاز |
| Ne büyük başarı. Hem de senin yaşında. | Open Subtitles | يا له من أنجاز و في مثل عمرك |