| Hayır, ben öğrettim ve pişmanım. | Open Subtitles | , لا , أنا من علمته إياها و أنا أندم على هذا |
| Hayatıma daha önce var olmayan bir değer kattı ve onun doğumuyla sonuçlanan her türlü kararımdan pişmanım. | Open Subtitles | إنها تعطي قيمة إضافية للحياة,قيمة لم تكن من قبل. و أندم على كل قرار أدى إلى ميلادها. |
| Bana seni verdiği için hiç bir pişmanlık duymadığımı söylerdim. | Open Subtitles | وأخبرها أنني لا أندم على زواجي بها لانها أعطتني أياك |
| Olayların bu noktada haksızca incelenme noktasına götürdüğü için pişmanlık içerisindeyim. | Open Subtitles | أندم على الأحـداث التي قادت لتلك النقطـة التحمحيـص والتدقيـق بلا مبـرر |
| Hastalandığı zaman 6 yıl işimden uzak kaldığım için de Pişman değilim, ve hastalığının kötüye gittiği son yıllardan bile Pişman değilim. | Open Subtitles | و لم أندم على الست سنوات التى تخليت فيهم عن الإستشارة لكونها مريضة و لم أندم على السنوات الأخيرة عندما إزداد مرضها |
| Ve annenin gitmesine izin verdiğim için, Pişman olmadığım bir gün bile yok. | Open Subtitles | ومنذ ذلك الوقت , لم يمر يوم لم أندم فيه على عد إستغلالها |
| Tüm bunlar içinde tek pişmanlığım seninle birlikte olamamak. | Open Subtitles | إن الشيء الوحيد الذي أندم عليه وسط كل هذا هو أنني لم أكن معك أبداً |
| Karalama olayından dolayı pişmanım. | Open Subtitles | أندم على الطعن فيه ربما أصدرت الحكم الخاطئ لى إدارته |
| Bütün kararları senin vermene izin verdiğim için pişmanım! Bütün seçimleri sen yaptın! | Open Subtitles | ما أندم عليه، أنكِ اتخذتي ذلك القرار بدلًا مني، اتخذتي جميع قراراتي |
| Bugüne kadar yaptığım her diyetten pişmanım. | Open Subtitles | أنا أندم على كُل حِميّة لعينة إستمررت بِها. |
| Evlenme teklif ettiğinde evet demediğim için pişmanım. | Open Subtitles | أندم على إنني لم أوافق عندما طلبتِ الزواج مني |
| İşleri yoluna koymaya çalışma şeklimden pişmanım. Onu özlüyorum da. Ama... | Open Subtitles | أندم على الطريقة التي تعاملت مع الأمور بها، وأشتاق إليه، لكن... |
| Bir anlaşmaya varabileceğimizi umarak geldiğim için pişmanım. | Open Subtitles | أندم على مجيئي لهذا المكان بافتراض أنني قد أجد المصالحة |
| Çılgınca olan şey ise bugüne kadar bundan hep pişmanlık duydum. | Open Subtitles | الشئ الجنوني هو حتي يومنا هذا ما زلت أندم علي ذلك |
| Anında. Ve bu demek olurdu ki ne aklen hasta olmasaydım sahip olabileceğim hayattan dolayı pişmanlık duyan biri olarak görülmek isterim ne de kimsenin bana acımasını. | TED | و مع قولي ذلك لا أريد أن أندم على حياة قد عشتها دون ان اكون مريضة نفسياً و لا أسأل الشفقة من أحد. |
| Ve sabah pişmanlık duymazlar. | Open Subtitles | أن ابق بعيداً عن الويسكي ولن أجد ما أندم عليه في الصباح |
| Yine de, ne zaman bir önseziye kapılsam ve onu göz ardı etsem daima bundan pişmanlık duyarım. | Open Subtitles | ومع ذلك حين أشعر بحدس وأتجاهله أندم لاحقاً |
| Burada kaldığım için hiç Pişman değilim. Pekçok hayat kurtardım. | Open Subtitles | لا أندم على أنني بقيت، فقد أنقذنا الكثير من الأرواح |
| Bunu söylemek zordu, ama söyledim ve asla Pişman olmadım. | Open Subtitles | قولي لها كان صعباً , لكني قلتها ولم أندم بعدها |
| Birlikte yaşamaya çalıştığımız hayattan kişisel olarak asla Pişman olmayacağım. | Open Subtitles | سوف أندم شخصياً على الحياة التي حاولنا أن نتشاركها معاً. |
| Olanlar hakkında kendimi suçlu hissediyorum ama onu terk ettiğime Pişman değilim. | Open Subtitles | وأنا أشعر بالذنب بشأن ما حدث لكني لم أندم عن تركي لها |
| En büyük pişmanlığım cesaretimi toplayıp sana çıkma teklif etmememdi, o yüzden. | Open Subtitles | لأانني مرتاح أنا أندم لأني أنا لم أكن أملك الشـجاعة لدعوتك للخروج في موعد |
| Pişmanlıklarım var. | Open Subtitles | لدي ما أندم عنه |