Bu iş için yatağından çıkmış olman çok kötü. | Open Subtitles | من المؤسف أنكِ لم تصلي للفراش في ساعه معقولة |
bunun ortaya çıkmasına engel olmak için bu kadar çaba sarf ediyor olmanın tek nedeni... henüz kızına da söylememiş olman. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذي يجعلكِ مصممة هكذا على أن تظهر الحقيقة هكذا عندما تكون في حالة ضرورية هكذا هو أنكِ لم تخبريها أيضاً |
ve ben seni dürüst tutmaya çalışıyorum ki öyle değildin, değil mi? | Open Subtitles | أنا أحاول أن أبقيك صادقه حيث أنكِ لم تكوني كذلك أليس كذلك؟ |
Eminim farkında bile olmadığın güçlü ve inançlı bir yanını keşfettin. | Open Subtitles | وجدت بكِ قوة وعزيمة أراهن أنكِ لم تعرفين أنكِ تمتلكينهم |
Bana, bugüne kadar ceylanlarla, hiç tecrüben olmadığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | هل ستقولين أنكِ لم تخوضي أي تجربة مع غزالة؟ |
Emin değilim ve henüz kimseye söylemediğini kabul ediyorum hiçbir şey söyleme. | Open Subtitles | أنا لست متأكده و على افتراض أنكِ لم تثرثري لأي شخص بعد |
Alınma ama duymamış olman iyi bir şey. | Open Subtitles | ؟ بدون إهانة , لكن في الحقيقة أنكِ لم تسمعي منه لتصدقيه |
Bir şeyi sırf görmemiş olman... onun var olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لمجرد أنكِ لم تري شيئًا ما لا يعني أنه لا وجود له |
- Peki. Akşamdan beri hiç bir şey söylememiş olman çok garip | Open Subtitles | أعتقد غريب منكِ أنكِ لم تنطقي بكلمة منذ الظهيرة |
Ve yalın ayak olmasının tek sebebi aptal ayakkabısını elinde tutamamış olman. | Open Subtitles | هذا موضّح في الاسم والسبب الوحيد في أنها حافية هو أنكِ لم تحافظي على حذاؤها |
Yaşadığın her şeyi hatırlamıyor olman şaşılası bir şey değil. | Open Subtitles | ليست مٌفاجآة لي أنكِ لم تتذكري مع كل ما مررتِ به |
Sırrını saklayacaktım. Bana güvenmemiş olman çok yazık. | Open Subtitles | كنت سأكتم سرك من المؤسف أنكِ لم تثقي بي |
Piper,etrafında üniversite mezunu insanların çevirdiği bir iş görüşmesinde olan sen değildin. | Open Subtitles | بايبر، أنكِ لم تكوني في مقابلة العمل، و مُحاطة بكل طلبة خرّيجي الجامعة |
Gerçek şu ki, sen kötü değildin. Sadece benim kadar iyi değildin. | Open Subtitles | الحقيقة هي أنكِ لم تكوني سيئة في الفصل ولكنكِ لم تكوني بارعة مثلي |
Sana inanamıyorum. Benim tüm ilgim senin üzerindeyken sen bu kadar ilgili değildin ne yazık ki. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدقكٍ من المؤسف من أنكِ لم تكوني بهذا الاهتمام عندما حظيتِ بإنتباهي الكامل |
Daha önce bunlardan birinde olmadığın için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنتِ محظوظة أنكِ لم تحضري هذا من قبل |
Çiftçi kızı olmadığın ne kadar da belli. | Open Subtitles | من الواضح أنكِ لم تكوني ابنة مُزارع |
Planlama heyetinde aramızda olmadığın için üzüldük. | Open Subtitles | من المحزن أنكِ لم تنضمي لجنة التخطيط |
Hoşuna gitmediğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | حسنا اذا .. أتقولين أنكِ لم تستمتعي بذلك ؟ |
Hiç futboldan hoşlanır gibi yapmadığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | بحقكِ، أتقولين أنكِ لم تتظاهري يوماً أنكِ تحبين كرة القدم؟ |
O kadar uzun zamandır yalan söylüyorsun ki doğrunun ne anlama geldiğini unutmuşsun. | Open Subtitles | كنتِ تكذبين لفترة طويلة لدرجة أنكِ لم تعودين تعرفين الصدق |
Peki bütün bu yeminli ifade sırasında söylediğin her şey hakkında yalan söylemediğini nereden bileceğiz? | Open Subtitles | ومن يعلم أنكِ لم تكذبي حيال كل شيء قلتيه بهذا الاستجواب |
Bak, ona söylemediğini bilmiyordum. Hiç düşünmemiştim... | Open Subtitles | إسمعي، لم أكن أعلم أنكِ لم تخبريه لم يخطر لي |
Ve az önce yalan söylemediğini söyleyerek yine yalan söyledin. | Open Subtitles | وقد كذبتِ مجدداً بقولكِ أنكِ لم تكذبي. |