| Yardım almış olması masum olduğu anlamına gelmez Avukat Bey. | Open Subtitles | لمجرد أنه حصل على مساعدة لا يعني انه الأبرياء، مستشار. |
| Filminden bir şekilde ikramiye almış ve gidip hepsini antika bir yüzüğe harcamış. | Open Subtitles | أنه حصل على مال من الفيلم و أضاعه على خاتم ثمين |
| Görünüşe göre, kaçmadan önce bir kısmını almış, | Open Subtitles | يبدو واضحاً أنه حصل على قطعة منه قبل أن يفر هارباً |
| Belli ki babandan sana eziyet verme yeteneğini almış. | Open Subtitles | من المؤكد أنه حصل على موهبة أبيك في تعقيدك |
| İntikamını almış olmasına rağmen kötü şans yakasını bırakmamış. | Open Subtitles | رغم أنه حصل على ثأره، مازلتَ أمورٌ سيئة، مُعلقةً به |
| İhtiyacı olan yardımı almış. | Open Subtitles | يبدو أنه حصل على كل المساعدة التي هو في حاجة إليها. |
| - Veba mikrobunu buradan almış olabilir mi? | Open Subtitles | هل من الممكن أنه حصل على باكتيريا الطاعون هنا؟ |
| Şifre korumalı, ama vurulmadan önce bir düzine cevapsız çağrı almış gibi görünüyor. | Open Subtitles | حسنا، انه مؤمن بكلمة مرور ولكن يبدو أنه حصل ما يقرب من اثني عشر مكالمات لم يرد عليها |
| Kitty dedi ki, bir yıl çalıştıktan sonra büyük bir terfi almış. | Open Subtitles | كيتي قالت أنه حصل على ترقية كبيرة للتو بعد عمل ثلاث سنوات فقط |
| Kitty dedi ki, bir yıl çalıştıktan sonra büyük bir terfi almış. | Open Subtitles | كيتي قالت أنه حصل على ترقية كبيرة للتو بعد عمل ثلاث سنوات فقط |
| Keseyi daha çok hedeflerinden birinden almış gibi. | Open Subtitles | من المحتمل أنه حصل على الكيس من أحد ضحاياه وافترض أنه كوكائين |
| Şehirden ayrılıyorsa, Bay Snart istediği şeyi almış demektir. | Open Subtitles | لو كان سيرحل، يبدو أنه حصل على ما جاء لأجله. |
| Bu kit üzerinde tanımlama etiketi yok ama alışveriş poşetlerinden çıktıysa aynı zamanda almış demektir. | Open Subtitles | لا توجد علامات على هذه الحقيبة لكن لو كانت كذلك من الواضح أنه حصل عليها في نفس الوقت |
| Telefon numaramı bilgisayar kayıtlarından almış olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنه حصل على رقمي من الحاسوب. |
| Adam'ın telgrafını dört saatten önce almış olamaz. | Open Subtitles | لا يمكن أنه حصل على برقية " آدم " قبل أكثر من أربع ساعات |
| eBay'den almış olmalı. | Open Subtitles | Ebay لا بد أنه حصل عليها على موقع أو شيء كذلك |
| "Adil bir takas" yazmasının tek nedeni o dolabı açıp içinden bir şey almış olması. | Open Subtitles | حسنٌ، السبب الوحيد لكتابته "مقايضة عادلة" أنه حصل على ما بداخل هذه الخزانة. |
| Gabriel'ın kayıtlarına göre Sao Paulo Üniversitesi'nde tıp eğitimi almış. | Open Subtitles | سجل "غايبرايل" يشير إلى أنه حصل على شهادة في الطب من جامعة "ساو باولو"، كان يدير عيادة خاصة |
| - Bir şekilde adresi almış olmalı. | Open Subtitles | لابُد أنه حصل على العنوان بطريقة ما |
| Kesin bir iş almış. | Open Subtitles | -مهلاً ، ما هذا ؟ - أراهن أنه حصل على عمل . |