| Ama baba sorunlarıyla uğraşan kadınları sömürmek gibi olduğunu bilirim. | Open Subtitles | لكنني أعرف أنه مثل استغلال النساء مع قضايا الاباء |
| Bilirsiniz, bu Aynı annemle babamın boşanması gibi. | Open Subtitles | أنت تعرف أنه مثل ما حدث عندما تطلقا أبواى |
| Tıpkı süpersonik bir trende gidiyormuşuz gibi ve dünya yanımızdan akıp gidiyor. | Open Subtitles | أنه مثل الركوب فى قطار أسرع من الصوت و العالم فقط يمر أمامك بسرعة |
| Ama sanki bir yüz bakımı gibiydi. Seni rahatlatıyor ve boğazın düşüyor sanki. Bir anlasan. | Open Subtitles | أنه مثل تركك لوجهك وحلقى أرتاح لدينا بعض الأشياء لفعلها |
| Anne babanızı ilk kez sarhoş görmeye benziyor. | Open Subtitles | أنه مثل رؤية والديك وهم سكارى للمرة الأولى |
| - Hep duyuyormuşsun gibi sanki. | Open Subtitles | , أنت تعرف أنه مثل أنت يمكنك بالفعل أن تسمعهم |
| Yani serbest düşüş gibi bir şey tatlım, anladın mı? | Open Subtitles | عندما تغطسين، أنه مثل السقوط الحر، حسناً؟ |
| Bu, gerçekten muhteşem bir grubu canlı olarak ilk defa gidip izlediğindeki gibidir, biliyormusun? | Open Subtitles | أنه مثل أنه أن تذهب و تري فرقه عظيمه لاول مره |
| Detaylı olarak hazırlanmış büyük ve hayali bir oyun oynayan küçük bir çocuk gibi olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | أعتقدت أنه مثل الولد الصغير يلعب لعبة هائلة معقدة من نسج الخيال |
| Angus tutun ve asla gitmene izin vermeyen bir ateş gibi olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول أنجوس أنه مثل حمى التي تأخذ عقد وأبدا يتيح لك الذهاب. |
| Diğer insanlar gibi olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه مثل الناس الآخرون |
| Düşünüyorumdum da bu şey Aynı kurtadam hikayesine benziyor. | Open Subtitles | لقد كنت أفكر بهذا وأعتقد أنه مثل الرجل الذئب |
| Bu Aynı, birinin kustuğunu görünce, kusacağının gelmesi gibi. | Open Subtitles | أنه مثل أنك ترين أحد يتقيء فتريدين التقيء أيضا |
| Tıpkı aniden, birine karşı bir şeyler hissetmeye başlamak gibi. | Open Subtitles | أنه مثل عندما فجأة تكن مشاعر لشخص، والعالم يقول لك أنت مجنون، |
| Tıpkı... kanser gibi... ama düzensiz değil. | Open Subtitles | أنه مثل السرطان ولكن بدون فوضي |
| Onun, düşündüğüm kişi olmadığını görmek onu ikinci kere kaybetmek gibiydi. | Open Subtitles | معرفه أن لم يكن الشخص الذي ظننته أنه مثل أني خسرته مرتين |
| Para vermediğiniz hizmetkârlar gibiydi | Open Subtitles | أنه مثل وجود الموظفين كنت ديدن أبوس]؛ ر تضطر لدفع. |
| Bu, bir çocuğun ilacını içmek istememesine benziyor. | Open Subtitles | أعلم هذا، أعلم هذا.أنه مثل الطفل الذي لا يريد أن يأخذ الدواء. |
| Barking'in aşağıdaki rıhtımda lanet olası foklardan biri gibi sanki. | Open Subtitles | أنه مثل احدى الفقمات اللعينة تنبح أسفل أحواض السفن |
| Şey gibi sanki hasta insanlara yardım etmiş gibi hissederdim. | Open Subtitles | مع خلاياي الخاصه أنه مثل ربما قد فعلت خيراً للمرضى تعلم ؟ |
| Sanki banyo yaptığında havluları yerine koymak gibi bir şey bu. | Open Subtitles | أنه مثل عندما يكون لديك حمام و تضع مناشف الظهر |
| Küvette yavru timsah beslemek gibi bir şey bu. | Open Subtitles | أنه مثل الإحتفاظ بتمساح أليف في حوض الإستحمام |
| Henüz bir hamileye çakmadım ama iddia ederim, bir su yatağıyla seks yapmak gibidir. | Open Subtitles | أتعلم، لم أضاجع حبلى حتى الآن لكني أراهن أنه مثل ممارسة الجنس مع سرير مائي |