| Bunun zor olduğunu biliyorum, ama... onu dünyaya göz kulak olan biri gibi düşünmeye çalış... bir çoban gibi. | Open Subtitles | أعرف أنه من الصعب أن تصدقي، لكن.. فكِّري فيه كأنه من يحرس هذا العالم إنه يرعانا |
| Bak, bazen benimle evli olmanın zor olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | ميل انظر أنا أعرف أنه من الصعب أن تكون متزوجاً بي أحياناً |
| Bilirsin aslında salağı oynamak, salak olmaktan zor olduğunu sanıyorum. | Open Subtitles | أتعرف ، أنا فعلا أعتقد أنه من الصعب أن تتظاهر بالغباء بدلا من أن تكون غبيا |
| Biliyorum, bütün gün O'nunlayken, yazmak çok zor olmalı. | Open Subtitles | أعرف أنه من الصعب أن تكتب وأنت معها دوماً |
| Böyle engelli gibi olmak, uh-- gerçekten zor olmalı, | Open Subtitles | يبدو أنه من الصعب أن تكوني مقيدة بهذا الشكل |
| Tamam, pekâlâ. Hepimiz patron olmanın zor olduğunu biliyoruz, değil mi? | Open Subtitles | حسنا، كلنا نعرف أنه من الصعب أن تكون رئيساً |
| zor olduğunu biliyorum ama sakin olmaya çalış. | Open Subtitles | أعرف أنه من الصعب أن تحاول أن تهدئ من روعك |
| Artık kurt olmanın çok zor olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول أنه من الصعب أن تكون ذئبا هذه الأيام. |
| - Tatillerde yalnız olmanın zor olduğunu biliyorum... | Open Subtitles | أعلم أنه من الصعب أن تكون وحيدا في الأعياد |
| En fazla 25 kelime kullanarak samimi ve güçlü bir mesaj vermenin ne kadar zor olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلم أنه من الصعب أن أوصفه بأخلاص و شفقة فى خمسة وعشرون كلمة أو أقل ؟ |
| Ben de aynı şeyi yaşadım ve anlamanın zor olduğunu biliyorum... | Open Subtitles | كنت في مكانك من قبل، و أعلم أنه من الصعب أن تفهم, |
| Bak gizli görevden çıkmanın zor olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه من الصعب أن ترجع بعد العمل كمُتخفٍ |
| Bırakmamın zor olduğunu biliyorum, anlıyorum. | Open Subtitles | وأنا أعلم أنه من الصعب أن نذهب، أحصل عليه. |
| (Alkışlar) Bu şarkı şu yüzden geldi çünkü dünyada yaşayıp da ne olup bittiğinin, savaşların filan farkında olmamanın zor olduğunu düşünüyorum. | TED | (تصفيق) هذه الأغنية تأتي ﻷنني أعتقد أنه من الصعب أن تكون في العالم ولا تدرك ما الذي يجري فيه, والحروب وهكذا دواليك. |
| Seni ilgilendirmeyen bir şeyle meşgul olmanın zor olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أدرك أنه من الصعب أن تهتم بأمر |
| Yine de, kesin bir şey söylemenin zor olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | مع أنه من الصعب أن أخبركم أني متأكدة |
| Bir psişik olmanın zor olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد أنه من الصعب أن تكون وسيط روحي؟ |
| Bu kadar çok sır saklarken birisiyle birlikte olmak çok zor olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنه من الصعب أن تكون برفقة شخص يجب أن تخفي عليه الكثير من الألغاز |
| Şahsen ben kadınlarımın böyle olmasını severim, ama patronun o olması, senin için zor olmalı. | Open Subtitles | أنا شخصيا أحب نسائي هكذا و لكن لك أنت, يبدو أنه من الصعب أن تكون هي المتحكمة |
| Senin için böyle arada kalmak zor olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنه من الصعب أن تجد نفسك في المنتصف هكذا |