- Sanırım artık mutlusundur. - Daha yüksek sesle konuşmalısın. Geçici duyma kaybı yaşıyorum da. | Open Subtitles | سيتوجّب عليك أن تتحدّث بصوت أعلى أنا صمّاء مؤقتاً في إحدى أذناي |
Beni unutmak istiyorsan benimle yüzleşmelisin, konuşmalısın. | Open Subtitles | ...إن أردتَ تجاوزي فعليك أن تواجهني، أن تتحدّث معي |
Arkadaşların ölmüş. Seni almaya gelen biri de yok. Artık konuşsan iyi olur. | Open Subtitles | أصدقاؤك موتى، ولا أحد سينجدك، لذا ربّما ينبغي أن تتحدّث. |
Numarayı tanıyamadım. Bu da demek oluyor ki benimle konuşmamalısın. | Open Subtitles | أنا لا أعرف هذا الرقم، ممّا يعني أنّه لا ينبغي أن تتحدّث معي. |
Hatun çırılçıplaktı, değil mi? Ona kucağıma oturup aklına gelen ilk şey hakkında konuşmasını söyledim. | Open Subtitles | لم نكن نرتدي ملابسنا، فأجلستها بحضني وطلبت منها أن تتحدّث بأوّل شيء يتبادر لذهنها. |
Okulda biri sana sataşıyorsa öğretmeninle konuşmanı öneririm. | Open Subtitles | إن كان لديك مشكلة مع متنمر، فأريدك أن تتحدّث مع مدرّس. |
Koşu takımımdaki herkesle konuşabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تتحدّث إلى أيّ شخص في فريق الركض خاصّتي |
Sonra düştüğünü biliyorum. Onunla konuşmalısın. | Open Subtitles | ينبغي أن تتحدّث إليه |
Eğer J.D. gibi fantezi kuracaksan, bittiğinde onun gibi konuşmalısın. | Open Subtitles | إن كنت ستتخيّل مثل (جي دي)، عليكَ أن تتحدّث مثله عندما تستفيق |
Bu konuyu onunla konuşmalısın. | Open Subtitles | -عليكَ أن تتحدّث معه أنت حيال هذا |
Onunla konuşmalısın. Konuyu ona aç. | Open Subtitles | يجب أن تتحدّث إليها |
Bilmiyorum Dee, önce amcanla konuşsan iyi olur. | Open Subtitles | لا أدري يا (دي) من الأفضل أن تتحدّث إلى عمك بالأمر |
Benimle konuşsan iyi edersin. | Open Subtitles | يُمكنك أن تتحدّث معي. |
konuşsan iyi edersin. | Open Subtitles | يُستحسن أن تتحدّث |
Annenle onun hakkında konuşmamalısın. | Open Subtitles | لا يجب أن تتحدّث عنها لأيّ أحد |
Hayır, Earl. Böyle konuşmamalısın. | Open Subtitles | (لا يا (إيرل ليس عليك أن تتحدّث هكذا |
...kucağıma oturup aklına gelen ilk şey hakkında konuşmasını söyledim. | Open Subtitles | فأجلستها بحضني وطلبت منها ... أن تتحدّث بأوّل شيء يتبادر لذهنها. |
Sana, evde Fransızca konuşmanı söylemiştim. | Open Subtitles | قلت لك أن تتحدّث الفرنسية في البيت |
Boynu kırılır kırılmaz arkadaşınla istediğin kadar konuşabilirsin. | Open Subtitles | بإمكانكَ أن تتحدّث معه قدرما تشاء بعد أن تنكسر رقبته. |