| Biz burada dalga geçmiyoruz, iş yapıyoruz. Kullandın mı ödeyeceksin. | Open Subtitles | نحن لسنا هنا كي نتسكع أنت زبون، يجب أن تدفع |
| Burada içtiğim pislik için senin bana ödeme yapman lazım. | Open Subtitles | يجب أن تدفع لي لأشرب تلك القذارة التي تقدمها هنا |
| Bu şirket yaptıklarının ve diğer ailelere yapmakta olduğu şeyin bedelini ödemeli. | Open Subtitles | ينبغي أن تدفع هذه الشركة لم فعلته ولما زالوا يفعلونه للعائلات أخرى |
| Keskin bir bıçak gibi cümleleri fırlattın, ama bedelini ödemelisin. | Open Subtitles | أن تلقي الجمل كما تلقي السكاكين ولابد أن تدفع الثمن |
| para verseydin, bu işi yapacak bir sürü doktor bulabilirdin. | Open Subtitles | كان يمكنك أن تدفع لأي عدد من الأطباء كي يعالجوك |
| - Kesinlikle bu borcunu ödeyebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تدفع قيمة رهن منزلك متى سيفتح السهم؟ |
| Ve eğer hesabı ödemek isterse tanrı aşkına, tartışma çıkarma. | Open Subtitles | ولو عرضت أن تدفع الحساب من أجل الرب، لا تجادليها |
| Uyuşturucu istiyorsan parasını ödeyeceksin. | Open Subtitles | أردت أن تتعاطى المخدرات إذن عليك أن تدفع مقابلها |
| Arabanı geri istiyorsan, parayı ödeyeceksin. | Open Subtitles | إذا كنت تريد أن تستعيد السيارة , عليك أن تدفع |
| Keith, kötü bir çocuk oldun ve şimdi bunun bedelini ödeyeceksin. | Open Subtitles | کيث لقد كنت شخص سيء وعليك أن تدفع ثمن ذلك |
| İşler tersine döndü, polisler donut için ödeme yapmaktan pek hoşlanmadılar. | Open Subtitles | ولقد توضح لي الشرطة لا تحب أن تدفع المال مقابل الدونات |
| Bu akordeon için bir gün bana ödeme yapabileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | ستكون قادرا على أن تدفع لي لهذا الأكورديون يوما ما |
| Yani, kocanı senden uzaklaştırmaya çalışmasını ödemeli mi diyorsun? | Open Subtitles | إذاً أنتِ تقولين أنها يجب أن تدفع ثمن أنها أرادت أخذ زوجكِ منكِ ؟ |
| Bence masraflar ve kayıplar için hastane bize daha fazla ödemeli. | Open Subtitles | أرى بأن المستشفى يجب أن تدفع أكثر تعويضا للصدمات والخسائر |
| Sen kazandın ve bedelini ödemelisin. | Open Subtitles | وبما أنك من يستفيد منها، فيجب أن تدفع الثمن |
| Kadının parasını ödemelisin. | Open Subtitles | وبيتك الكبير. وماذلت تستطيع أن تدفع لأمرأه |
| Devletin başkalarına sahip çıkanlara para vermesi güzel bir şey. | Open Subtitles | إنه شيء جيد أن تدفع حكومتنا ثمنا للناس للتكفل بآخرين. |
| Şimdi Bay Riley'den aldığın 50 doları ödeyebilirsin. | Open Subtitles | الآن بمقدورك أن تدفع للسيد رايلي الـ 50 دولار التي استلفتها منه |
| Eğer yoksulsan ve göndermek için sadece 200 doların varsa 30 dolar ücret ödemek zorundasın. | TED | إذا كنت فقيرًا وتريد إرسال 200 دولار فقط عليك أن تدفع 30 دولار كعمولة |
| Bir zamanlar böyle şeyler görmek için çeyrek Dolar öder ve bir çadıra girerdin. | Open Subtitles | كان هناك زمن حيث يجب أن تدفع ربع دولار وتدخل لخيمة لترى هذا |
| paran var, biliyorum. | Open Subtitles | يجب أن تدفع أنت تملك المال، أنا أعرف ذلك |
| Adam iş yerinin fotoğrafını çekiyor, ya ödersin ya da yakarım diyor. | Open Subtitles | يقوم الرجل بتصوير عملك، و يهددك إما أن تدفع أو يحرق مقرك. |
| Ve alkışlamaya sıra gelince annemi dürtüp uyandırmak zorunda kalmıştın. | Open Subtitles | و كان لا بدّ أن تدفع أمّي لكي تستيقظ أثناءأسدالالستارة. |
| Böyle hastalıklı ve çürümüş bir şeye nasıl para verirsin? | Open Subtitles | كيف يمكنك أن تدفع مالاً لشئ . مريض ومتعفن مثل تلك |
| Bize borcunuzu ödemeden... bir çocuk hırsızına fidye ödeyemezsiniz. | Open Subtitles | .. لا يمكنك أن تدفع للخاطف و لا تدفع لنا |
| Kendi sabununuzu, deodorantınızı, diş fırçanızı, macununuzu, hepsini kendiniz ödemelisiniz. | TED | عليك أن تدفع ثمن طعامك، مزيل العرق الخّاص بك، فرشة الاسنان خاصتك، معجون الاسنان ، و كلّ شيء. |
| Yapımcılığa soyunacaksan, haklarını satın almak için Warner Brothers'a 100.000 vermen yeter. | Open Subtitles | إن كنت تود أن تنتج، فعليك أن تدفع مئة ألف لـ "أخوة وارنير" لأجل الحقوق |