| Belkide iki sütunu karıştırmışımdır. En iyisi bunu evde konuşalım. | Open Subtitles | ربما أخطأت فى العواميد الرأسية يجب أن نتناقش فى ذلك بالمنزل |
| Bir kere, dizlerinin üzerine çök, benimle birlikte ve sonra sabaha kadar konuşalım. | Open Subtitles | إجلس على ركبتيك وقل معي.. ويمكن أن نتناقش حتى الصباح |
| Çocuk olmadığını biliyorum, ama bence bunu konuşmalıyız. | Open Subtitles | أعرف أنك لست طفلاً لكن أظن أنه يجب أن نتناقش بهذا |
| Acele bir karar almadan önce bunu ciddi olarak konuşmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نتناقش في هذا بجدية قبل التسرع في إتخاذ أية قرارات |
| Ufaklık, durumumu ne zaman konuşabiliriz? | Open Subtitles | "بنيّ، متى يمكننا أن نتناقش في مشكلتي" ؟ |
| - Polis işini bu gece bitince konuşalım. | Open Subtitles | يجب أن نتناقش بعملى الشرطى عندما ينتهى كل هذا |
| Ne konuşalım bence biliyor musun? İkiye katlamayı. | Open Subtitles | أتعلم ما نحتاج أن نتناقش عنه؟ مضاعفة الإنتاجية. |
| Bak konuyu değiştirmek istemiyorum ama teknenin parasını nasıl ödeyeceğini konuşalım. | Open Subtitles | اسمعني، لا أرغب بتغيير موضوع الحوار ولكن لربما يمكننا أن نتناقش في خطتك للدفع مقابل القارب. |
| Biz ikimiz bu meseleyi dışarıda konuşalım. | Open Subtitles | يمكننا أنا وأنت أن نتناقش بهذا |
| Nicole ve senin hakkındaki yanlış beyanları göstermek mi istiyorsun, mavi sandalyeye otur da konuşalım o zaman. | Open Subtitles | (تريد أن تعالج التحريفات بشأنك أنت و (نيكول تفضّل وإجلس بالكرسي الأزرق ويمكننا أن نتناقش. |
| Nicole ve senin hakkındaki yanlış beyanları göstermek mi istiyorsun, mavi sandalyeye otur da konuşalım o zaman. | Open Subtitles | (تريد أن تعالج التحريفات بشأنك أنت و (نيكول تفضّل وإجلس بالكرسي الأزرق ويمكننا أن نتناقش. |
| Biz diye bir şeyin olup olmadığını da bilmiyorum, Bu konuyu yüz yüze konuşmalıyız. | Open Subtitles | أمر يفترض أن نتناقش فيه وجهاً لوجه شئنا أم أبينا |
| Belki de, yerimizi, önermeden önce bunu konuşmalıyız. | Open Subtitles | ربّما يجدر بنا أن نتناقش قبل أن نعرض منزلنا لذلك. |
| Bu konu hakkında konuşmalıyız. Biz bir ekibiz. | Open Subtitles | يجب أن نتناقش بخصوص هذا نحن فريق. |
| Bence düzenli olarak konuşmalıyız. | Open Subtitles | أعتقد أننا يجب أن نتناقش بانتظام |
| Ortağın hakkında konuşmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نتناقش عن بقية شركائك |
| Belki bunu konuşmalıyız. Hayır. | Open Subtitles | ربما يجب أن نتناقش في ذلك |
| Ufaklık, durumumu ne zaman konuşabiliriz? | Open Subtitles | "بنيّ، متى يمكننا أن نتناقش في مشكلتي" ؟ |
| New Yorker dergisinden bir makâle hakkında konuşabiliriz. "Merdivenlerin Tarihi." | Open Subtitles | (يمكننا أن نتناقش في مقال جريدة (نيو يورك "تاريخ السلم" |