| Şu an en önemli şey etrafımızdaki herkesten emin olmak. | Open Subtitles | لذا الشيء الأكثر أهمية أن يتأكد من كل شخص حولنا. |
| Kardinal, bu yerin dini kuralla yakışan saygının gösterildiğinden emin olmak istiyor. | Open Subtitles | الكاردينال يريد أن يتأكد .. أن الواجهة الدينية للعملية تحظى بالإهتمام الكافي |
| - Belki de geri dönmek için hiçbir şeyim kalmadığından emin olmak istemiştir. | Open Subtitles | أو ربّما أراد فقَط أن يتأكد أنه ليَس لديّ شيء للعودة من أجله. |
| Kimi, doktorunun tarafsız olmasını ve onlara ödeme yapanlara değil kanıta ve bilime dayalı kararlar aldığından emin olmak istiyor. | TED | والبعض أراد أن يتأكد من أن طبيبهم غير متحيّز ويتخذ قرارته بناءً على الدليل والعلم، وليس بناءً على من يدفع له. |
| Kızlarının üstünde mutlak bir kontrol sahibi olduğunu bilmelerini istiyordu. | Open Subtitles | إنه يتعلق بالاباء ريرد أن يتأكد أنهم أنه يتحكم بالأمر كله ومتمكن منه |
| Tek yaptığı teftiş, öğle yemeğimin yeterince sıcak olup olmadığını kontrol etmek. | Open Subtitles | عمله الوحيد هو أن يتأكد من غدائى مازل ساخنا عندما أذهب هناك |
| Sadece onu adil bir yargılama için yakalayacak yasal bir korucu ekibinin oluşturulacağından emin olmak istiyor. | Open Subtitles | يريد أن يتأكد أن فرقة المطاردة ستقسم أن تعود باللص ليتلقى محاكمة عادلة |
| Birisi, adam yere çarpmadan önce, boynunu kırdığından emin olmak istemiş. | Open Subtitles | كما لو أن شخصا ما أراد أن يتأكد تماما أنه سيكسر رقبته قبل أن يضرب الأرض |
| Güvende olduğundan emin olmak istiyor. Seni temin ederim ki... | Open Subtitles | لا يستطيع أن يساعد ولكنه يريد أن يتأكد أنك ستكون فى أيدى أمينة |
| İnşaat arazisinde daha fazla protestocu olmadığından emin olmak istiyor. | Open Subtitles | يريد أن يتأكد من عدم وجود أي متظاهر في موقع البناء. |
| Eğer ona bir şey olursa, hayatta kalabileceğimizden emin olmak istiyordu. | Open Subtitles | لقد اراد أن يتأكد أنه لو حدث شىء له سوف نتمكن من العيش |
| Çünkü cesetlerinhala orda olduğundan emin olmak istiyormuş. | Open Subtitles | من أجل كل هؤلاء الناس لأنه أراد أن يتأكد من |
| Bay Saxon, gördüklerinden memnun olacaklarından emin olmak istiyor. | Open Subtitles | يريد السيد ساكسون أن يتأكد أنهم سيحبون ما سيروه |
| Müşterim polisin herhangi bir şeyi atlamadığından emin olmak istiyor. | Open Subtitles | زبوني يريد أن يتأكد أن الشرطة لم تفوت شيء |
| Babamı takma kafana. Sadece bunu doğru yoldan yaptığına emin olmak istiyor. | Open Subtitles | لاتنزعج من أبي, انه يريد أن يتأكد فقط من أننا نقوم بهذا بطريقة صحيحة |
| Sadece doktor açıklamaları okuduğumdan emin olmak istedi. | Open Subtitles | الطبيب أراد أن يتأكد فقط بأنه يمكـنني أن أقـرأ الـتعليـمـات |
| Evet efendim. Kendisi emin olmak istemişti de o yüzden öbür koluyla tekrar denedi. | Open Subtitles | لقد أراد أن يتأكد لذا قام بالمحاولة ثانيةً باليد الاخرى |
| Bu onun kararıydı ama hepimizin onun arkasında olduğumuzdan emin olmak istedi. | Open Subtitles | لقد كان قراره لكنه كان يرغب أن يتأكد أننا جميعاً ندعمه |
| Mesajı bir tek benim aldığımdan emin olmak istiyor. | Open Subtitles | إنه يريد أن يتأكد بأنني الوحيد الذي سيتلقى هذه الرسـالة. |
| Yasadigim o küçük, rahat ve sorunsuz hayatla ne kadar sansli oldugumu anlamami istiyordu. | Open Subtitles | أراد أن يتأكد بأنني أعلم كم كنت محظوظاً أن أعيش بحياتي السهلة و الناعمة |
| Ama birileri yinede uyumlu mu diye kontrol etmek zorundaydı. | Open Subtitles | لكن مازال على شخصاً ما أن يتأكد من انها متطابقة |