| İrlandalılar onu bulmadan işi halletmesi gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن يتصرف سريعا قبل أن يجده الأيرلنديون |
| Aslında, tek başınaymış ve temizlikçi onu bulmadan saatler önce ölmüş. | Open Subtitles | في الواقع، كان لوحده ومرت ساعات قبل أن يجده الحارس |
| Biri onu bulmadan önce iki saat orada kalmış. | Open Subtitles | لقد كان هناك لمدة ساعتين قبل أن يجده أحدهم |
| Onun bulmasını istemediğin şey ne? | Open Subtitles | ما الذي لم ترِد أن يجده ؟ |
| Kimse onu bulamıyor. | Open Subtitles | الذين كانوا كجليسي الأطفال لا أحد يستطيع أن يجده |
| Babam onu bulmadan bir gece önce bana bir sürü mesaj gönderdi. | Open Subtitles | أرسل لي مجموعه من الرسائل بـ ليلة قبل أن يجده والدي |
| Denizciler onu bulmadan önce Astsubay Adams için 911'e çağrı gelmiş. | Open Subtitles | حصلت على مكالمة للنجدة بخصوص الضابط (أدامز) قبل أن يجده البحارة. |
| Clark, Victor'ın nerede olduğunu biliyorsan, Krieg onu bulmadan bana yerini söylemelisin. | Open Subtitles | (كلارك)، إذا كنت تعرف مكان (فيكتور)، فيجب أن تخبرني، قبل أن يجده (كريج) أولاً |
| 12 yıldır bizimle ve... kimse onu bulamıyor. | Open Subtitles | هو كان معنا 12 سنة... ولا أحد يمكن أن يجده. |
| Adamlarınızdan hiçbiri onu bulamıyor. | Open Subtitles | -لا أحد منكم يستطيع أن يجده |