| Geceleyin yürüyeceğiz, Groby yokluğumuzu fark etmeden geri dönmüş olacağız. | Open Subtitles | سنمشي إلى هنالك في الليل و سنصل هنالك قبل أن يدرك غروبي رحيلنا |
| Planım, kalanıyla, başkaları fark etmeden önce hepsini yerine koyabilmek için yatırım yapmaktı. | Open Subtitles | الخطه كانت أستثمار الباقي حتى أستطيع أعادتها بالكامل قبل أن يدرك أي شخص أنه ذهب. |
| Haydi, o eşyalarına dokunduğumuzu fark etmeden gidelim. | Open Subtitles | لنلوذ بالفرار قبل أن يدرك أننا مسسنا ممتلكاته |
| Bu insanlar aralarinda korkaklarin oldugunu bilmeli. | Open Subtitles | يجب أن يدرك هؤلاء الناس بأن هناك جبناء بينهم |
| İnsanlarınızı kaybetmeniz üzücü, ama gezegeniniz ve Caledonia'lılar kararlılığımızı bilmeli. | Open Subtitles | نأسف لموت جماعتك.. لكن يجب أن يدرك كوكبك و((الكاليدونيّون)) عزمنا |
| farkında dahi olmadan benzeri bir gezegene yerleştirilebilinirsiniz. | Open Subtitles | ينتقلون على كوكب مماثل من دون أن يدرك أحد حتى ذلك. |
| Hey, hayatta bir başına kaldığını idrak etmek kolay iş değil. | Open Subtitles | ليس من السهل أن يدرك المرء أنّه وحيد بهذا العالم |
| O planların değiştiğini fark etmeden bizim hızlıca hareket etmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | كل ما يجب هو السرعة قبل أن يدرك بتغيير الخطة |
| Gaydacının da bildiği buydu. Hatasını fark etmeden önce bir düzine karışım hazırlamıştı. | Open Subtitles | بهذه الطريقة صنع الاسكتلندي عشرات الدفعات قبل أن يدرك خطؤه |
| Gittiğimizi fark etmeden önce buradan çıksak iyi olur. | Open Subtitles | ربما ينبغي علينا الرحيل قبل أن يدرك شخص ما رحيلنا. انه علي حق. |
| Bunu gerçekten göze alamazdım, bu yüzden dönemin koşullarının getirdiği sorunlara, meydan okumaya başladım, bu, iş mektuplarında adımı 'Stephanie' yerine 'Steve' olarak yazmama kadar vardı böylece insanlar iş yaptıkları, adamın aslında kadın olduğunu fark etmeden önce eşikten geçebilmiş oluyordum. | TED | ولم أكن أستطيع مواجهة ذلك، لذا بدأت في مواجهة أعراف ذاك الوقت، لدرجة أنني غيرت اسمي من "ستيفاني" إلى "ستيف" في رسائلي للتطوير المهني، لأعبر الباب قبل أن يدرك أحد بأن هو كانت هي. |
| Herkes bilmeli | Open Subtitles | يجب أن يدرك الجميع |
| Ona kolladığımızı bilmeli. | Open Subtitles | يجب أن يدرك أننا نسانده |
| Kulüp de bilmeli. | Open Subtitles | النادي يجب أن يدرك هذا |
| Bu kadar çabuk taraf değiştirebilen birine Ve farkında bile olmadan, biri hariç Diğer tüm ölümcül günahları işleyen. | Open Subtitles | شخص يخون رفاقه بسرعة.. وشخص دون أن يدرك ارتكب جميع الخطايا السبع ما عدا خطيئة واحدة. |
| Aradığımız bilginin farkında olacağını umut ediyoruz. | Open Subtitles | نأمل أن يدرك المعلومات التي نبحث عنها قبل ذلك |
| Sevginin her şeyi, hatta "Kısasa kısasın bütün dünyayı kör edeceğini" idrak etmek zorunda olan ölüm meleğini bile yenebileceğini öğrenince mahcup oldu. | Open Subtitles | خجل من إيجاد الحب الذى يجلى كل شئ حتر رسول الموت الذى كان عليه أن يدرك ان " العين بالعين |