| Birisi senin veritabanını kullanarak, kişisel hedef listesi hazırladığından beri. | Open Subtitles | منذ أخذ أحدهم قاعدة بياناتك وحولها لقائمة أهداف للقتل الشخصي |
| Hiçbir politik manevraya veya kötü niyetli hedef göstermelere boyun eğmeyeceğim. | Open Subtitles | لن أرضخ أبداً لأي مناورات سياسية أو تحقيقات ذات أهداف خبيثة. |
| O yıl bize sabırlı olmanın ve yüksek hedefler belirleyecek kadar cesur olmadan önce yerel marketi anlamanın önemini öğretti. | TED | لذا في تلك السنة تعلملنا أهمية أن نصبر و أن نفهم السوق المحلية قبل أن نقدم على وضع أهداف بارزة بتغطرس |
| Yani millet hedefleri çok dağınık biçimde her gece vuruyordu yalnızca dan-dan-dan. | Open Subtitles | أعني، كان الجنود يهاجمون أهداف كل ليلة بطريقة مشتتة للغاية، يهاجمون فقط. |
| Bazı durumlarda, kötü oldukları veya etik olmadıkları için, ama çoğunlukla bizleri yanlış hedeflere yönlendirdikleri için. | TED | قد يكون السبب هو أنها سيئة أو أنها فاسدة أخلاقيًّا. لكن عادة ما تأخذنا نحو أهداف مغلوطة، |
| Altı tane gol pası atmadıysa n'olayım. | Open Subtitles | لقد حقق على الأقل ستة أهداف مباشرة نعم .. |
| Bu makinelerin ikisi de otomatik olarak canlı hedefi tespit etme ve solda bir kilometrenin üzerindeki mesafede bulunan birine ateş etme kapasitesine sahipler. | TED | كل من هذه الآلات القادرة على تحديد أهداف بشرية وإطلاق النار عليها تلقائياً، الموجود على اليسار مداها أكثر من كيلومتر. |
| Belki ortak nokta yaştır. Kurbanlarını kolay hedef olduklarından seçiyor olabilir. | Open Subtitles | ربما العمر هو الصلة يمكن أنه يختار ضحاياه لأنهن أهداف أسهل |
| Tüm arkadaşlarım gitmeleri gerektiğini çünkü hedef olduklarını söyledi. | TED | كل أصدقائي قالوا بأنهم سيغادرون فهم أهداف محتملة |
| Bu grup, büyük olduğu için kendini güvende hisseder. Oysa sadece büyük bir hedef oluştururlar. | Open Subtitles | يحسون بالأمان لأن ذلك كبير إنهم يختارون أهداف كبيرة فقط |
| Yağma için bir hedef de ankesörlü telefon kulübeleri. | Open Subtitles | صناديق الهاتف هي أهداف أخرى يقومون بتخريبها |
| Ve ülkelerin kendilerine dünya liderleri tarafından ulaşılmış ölçülebilir hedefler koymalarına yardımcı oldu. | TED | وساعد البلدان لتحدد أهداف رائعة من خلال أهداف قابلة للقياسحققها قادة العالم. |
| Metanet, uzun vadeli hedefler için tutku ve sebat göstermektir. | TED | الجَلَد هو الصبر والمثابرةلتحقيق أهداف على المدى الطويل. |
| Peki neden bunlar güzel hedefler? | TED | الآن، لماذا هذه أهداف جيدة؟ لنعد إلى القائمة. |
| Toplum için tehlike oluşturan hedefleri, bulur, yakalar ve öldürür. | Open Subtitles | إنه يتعرف ، يُطارد ويقتل أهداف يراهم غير صالحين للمجتمع |
| Katılımcıları iyi eğitilmiş olmalı ve kesin hedeflere sahip olmalı ve liderlerinin bu hedefleri nasıl yerine getirecekleri konusunda bir stratejileri olmalı. | TED | لابد للمشاركين فيه أن يتم تدريبهم جيدًا، وأن يكون لهم أهداف وضحة، ولابد لقادتهم أن يكون لهم استراتيجية تمكنهم من الوصول لأهدافهم. |
| Hemen hatırlatalım, ilk yarıda dört gol gördük. | Open Subtitles | دخلت 4 أهداف في الشوط الأول لو أنك تتابع المباراة الآن |
| X ekseninde ise Sürdürülebilir Kalkınma hedefleri var; sağa doğru gittikçe daha çok Kalkınma hedefi tamamlıyoruz. | TED | ويعرض المحور الأفقي أهداف التنمية المستدامة؛ كلما ابتعدنا عن اليمين، كلما حققنا المزيد من أهداف التنمية. |
| Puan ya da sayı yoktur. Kazanan ya da kaybeden yoktur. | Open Subtitles | لا تحتوي على نقاط أو أهداف لا تحوي فائزين أو خاسرين |
| Etraflarına baktıklarında, diğer insanların hayatlarını, hedeflerini ve isteklerini derin ve zengin bir şekilde 3 boyutlu olarak göremezler. | TED | عندما ينظرون حولهم، لا يرون بشرا آخرين بحياة شخصية غنية وعميقة وثلاثية الأبعاد مع أهداف وأحلام. |
| Bunlar evrensel, umut vadeden dönüşümsel hedefler; amaç, dengeli bir dünya sisteminde katılımcı ve ekonomisi güçlü bir insanlık. | TED | هذه أهداف انتقالية عالمية طموحة من أجل ازدهارٍ شامل للبشرية على نظامٍ مستقرٍّ للكوكب. |
| On yedi Sürdürebilir Kalkınma amacı'ndan dokuzunun olumlu yönde etkilenmesine sebebiyet veriyor böylece. | TED | يساعد في التأثير إيجابياً على 9 من أصل 17 من أهداف التنمية المستدامة. |
| Almanlar şehrin her karesini görebiliyorlar. Kolay hedefiz şu anda. | Open Subtitles | الألمان يمكنهم رؤية كل جزء من المدينة نحن هنا أهداف سهلة |
| "Bebek adımları" mı? Bunun anlamı kendin için ufak amaçlar belirleyeceksin... günde birer kez. | Open Subtitles | يعني وضع أهداف صغيرة معقولة لنفسك، كل يوم هدف. |
| Aslında daha önce güvenli faaliyet alanı içinde olduğumuz bir durumdaydık ama hedeflerin çoğunu başaramıyorduk. | TED | كنا في وضع حيث في مجال العمل الآمن لكن لم نحقق أهداف التنمية المستدامة. |
| Ayrıca bu bir endeks olduğu için tüm bu göstergeleri toplayarak Sürdürülebilir Kalkınma hedeflerine yönelik performansımızı değerlendirecek toplam bir skora ulaşabiliyoruz. | TED | وبما أنه مؤشر فنحن نستطيع إذًا، جمع كل المؤشرات معًا لتعطينا نتيجة جامعة عن كيفية أدائنا على مستوى تحقيق أهداف التنمية المستدامة. |
| Belirli bir hedefe kitlendiklerinde o hedefe ulaşırlar binaların, hareketli nesnelerin, her ne olursa arasından geçmeleri gerekse bile. | Open Subtitles | ،وحالما يوجهون إلى نقطة معينة سيصلون إليها حتى إذا كان عليهم الذهاب من حول البناية أهداف متحركة، مهما كان |