Hala tsunami yaratan ve Auschwitz'e izin veren bir Tanrı ile başbaşa bırakılıyoruz. | TED | إننا مازلنا في النهاية أمام رب يمكنه أن يقوم بالتسونامي أو بمعسكرات أوشفيتز. |
Peki, bu oyundaki oyunculardan biri altı yıl sonra, Auschwitz and Dachau'nın toplama kampındaydı. | TED | أحد اللاعبين الستة انتهى به الأمر بعد ست سنوات في معسكرات اعتقال أوشفيتز وداخاو. |
Ben anlayamamıştım, bilirsiniz, Auschwitz'te bir deste karta sahip olmak banyonda bir goril bulmak gibi bir şeydi. | TED | ولم أستطع فهمها، وكما تعلمون، كان يُعد امتلاك أوراق اللعب في أوشفيتز بمثابة العثور على غوريلا في الحمام. |
Ben ilk defa numarayı fiilen yaptım, Auschwitz'te bir ranzanın tepesinde bana gösterilen numarayı. | TED | ولأول مرة، قمت بأداء الخدعة التي قدّمت لي في معسكر أوشفيتز فوق سرير النوم. |
Szell, 1 945'de Auschwitz'deki Yahudilere para karşılığı yardım edeceğini söylemiş. | Open Subtitles | في '45 قال زيل اليهود في أوشفيتز عنيدا ومساعدتهم على الهرب مقابل ثمن. |
Onu bir duysan, buraya Auschwitz inşa etmişiz sanırsın. | Open Subtitles | عند سماعه يتحدث قد تظن أننا قد بنينا أوشفيتز هناك |
"Auschwitz savaş gemisini batıracağım." diyen bir adamdan bahsediyorum. | TED | كان هناك رجل -- وأنا أقتبس -- قال: "سأقوم بإغراق البارجة أوشفيتز." |
nadir kurtulanlardan bir tanesi. 15 yaşındayken Auschwitz'e gitmiş, | TED | واحدة من القلة التي نجت فقد دخلت إلى " أوشفيتز " وهي إبنة 15 عاما |
Ve bana şunu söyledi: "Auschwitz'e giden trenin içindeydik ve aşağı doğru baktım ve kardeşimin ayakkabılarının kayıp olduğu gördüm. | TED | وقد أخبرتني هذا .. قالت .. " عندما كنا نُنقل في القطار إلى " أوشفيتز " نظرت أسفلاً .. ورأيت أن أخي قد فقد حذائه .. |
Sonrasında Auschwitz'den çıktığında, bir söz verdi. | TED | لذلك عندما خرجت من " أوشفيتز " كانت قد أقسمت على نفسها .. |
Bana şunu söyledi: "Auschwitz'den yaşama doğru yürüdüm | TED | لقد أخبرتني بهذا .. قالت " عندما خرجت من " أوشفيتز " إلى الحياة .. |
Üç gün boyunca bu şekilde yolculuk ettik ve indirildiğimizde idrar ve dışkı kokuyorduk ve kendimizi Auschwitz imha kampında bulduk. | TED | لمدة ثلاثة أيام، سافرنا على هذا النحو، وعندما تم إنزالنا، كانت تفوح منا رائحة البول والبراز، ووجدنا أنفسنا في معسكر أوشفيتز للاعتقال. |
Auschwitz'de birisi için dürüstlük demek olan bir şey bir diğeri için ihanet demekti. | Open Subtitles | في أوشفيتز* كان صدق البعض خيانة عظمى بالنسبة للبعض الآخر *معسكر اعتقال نازي بقرب مدينة أوشفيتز* |
Bonnet, Negus and Dupre Auschwitz'te öldüler. | Open Subtitles | "بوني" و "نيجوس" و "دوبريه" ماتوا في مُعتقل "أوشفيتز" |
Geçen yaz Reichführer Himmler benden Silesia'da, Auschwitz diye bir kampı ziyaret etmemi istemişti. | Open Subtitles | في الصيف الماضي، طلب مني رايشفهرر هيملر زيارة مخيم... ... حتى في سيليسيا العليا دعا أوشفيتز... |
Küçük numara. Auschwitz'de hayatta kalabilmeyi nasıl başardın? | Open Subtitles | رقمـك منخفض جداً، كيف استطعت البقاء على قيد الحياة في "أوشفيتز"؟ |
Sipariş verdiğin orijinal evraklar. Direkt olarak Auschwitz'ten. | Open Subtitles | ها هي الوثائق الأصلية التي طلبتهـا، وصلت للتـوّ من "أوشفيتز". |
Orada çalıştırılıyordunuz işlerine yeterince yaramadığınızda Auschwitz'e ölüme gönderiyorlardı. | Open Subtitles | تُجبر على العمل وحين لم يعودوا بحاجة إليك تعود إلى"أوشفيتز"لتُقتل |
Orada çalıştırılıyordunuz işlerine yeterince yaramadığınızda Auschwitz'e ölüme gönderiyorlardı. | Open Subtitles | تُجبر على العمل وحين لم يعودوا بحاجة إليك تعود إلى"أوشفيتز"لتُقتل |
BM, Auschwitz'in küllerinden var oldu. | Open Subtitles | الأمم المتحدة أنشئت من "تحت أنقاض "معسكر أوشفيتز معسكر أوشفيتز : كان للإعتقال والإبادة |