| Hayatım, buradaki en mutlu zamanlarım yalnız olduklarım. | Open Subtitles | عزيزتي, أسعد أوقاتي قضيتها هنا وحيداً |
| Evet, benim karanlık zamanlarım. | Open Subtitles | نعم, أوقاتي مظلمه |
| En karanlık zamanlarımda dayanmamı sağlayan bazı bilgece sözler vardır. | Open Subtitles | هناك كلمات من الحكمة تواسيني خلال أوقاتي المظلمة. |
| Böylece bu, gözden düşmüş yer, yapıcı bir yere dönüştü ve insanların umutları ve hayalleri beni güldürdü, ağlattı ve zor zamanlarımda telkin etti. | TED | وبالتالي فهذا الفضاء المهمل صار بَنَّاءً، وآمال الناس وأحلامهم جعلتني أضحك بصوت عال، وأبكي، وقد واستني خلال أوقاتي الصعبة. |
| En karanlık zamanlarımda beni hayatta tuttu. | Open Subtitles | إنها من ابقاني حية بأظلم أوقاتي |
| Bence asıl nezaket, zor zamanlarımda yanımda olman olurdu Claire. | Open Subtitles | ظننت أنه من الدماثة أن تَبقي بجانبي خلال أوقاتي العصيبة يا (كلير) |