| Bu ayın şanslı kızı, Bayan Ivy Smith. | Open Subtitles | هذا الشهر الفتاة المحظوظة هي الآنسة أيفي سميث |
| A, bir de Lionel'ı son gören kişi ofis temizlikçisi, Ivy Gillespie. | Open Subtitles | أخر شخص رأى ليونيل كانت المرأة التي قامت بتنظيف مكتبه اسمها أيفي غلاسبي |
| Ivy'i. Ivy Gillespie hayatta bile olmayabilir. | Open Subtitles | من الممكن أن تكون أيفي غلاسبي ليست على قيد الحياة |
| Haziran Turnike Güzeli. lvy Smith. | Open Subtitles | لقد سمعتني ، الآنسة تيرنستايل لشهر يونيو ، أيفي سميث |
| Ünlü olduğunu biliyorum lvy. Belki bu akşam.. | Open Subtitles | أعلم أنك فاتنة ومشهورة يا أيفي .. وربما أتيتِ هنا |
| Teşekkür ederim, Evie. | Open Subtitles | شكرا لك ِ , أيفي |
| Noel arifesi olduğunun farkındayım, ancak bayan Ivy Gillespie'yi bulmam gerçekten çok önemli. | Open Subtitles | أنا أدرك بأنها أمسية عيد الميلاد و لكن من المهم جداً ان أعثر على السيدة أيفي غلاسبي |
| Şey, bana orda ilk adı Ivy olup 21 Ocak 1934 doğumlu bir konuğunuz olup olmadığını söyleyebilir misiniz? | Open Subtitles | كنت أتساءل إن كان بإمكانك أن تخبرني اسمها الأول أيفي وَلدت في 21 كانون الثاني عام 1934؟ |
| Halen Lionel Little ve Ivy Gillespie hakkında öğrenilecek şeyler olduğunu mu düşüüyorsun? | Open Subtitles | ما زلت تفكرين أن هناك المزيد لنعرفه عن ليونيل الصغير و عن أيفي غلاسبي؟ |
| Benim adım Lisa Pearce, ve bu da büyükannem, Ivy Gillespie. | Open Subtitles | اسمي ليزا بيرس و هذه هي جدتي أيفي غلاسبي |
| Ivy Gillespie siz gittikten sonra torunu ile birlikte laba geldi. | Open Subtitles | لقد جاءت أيفي غلابيس إلى المختبر بعد أن غادرت أنت مع حفيدتها |
| Ivy benim için sigara sarmayı öğrendiğinde 13 yaşındaydı. | Open Subtitles | عَلّمت أيفي كيف تلف هذه الأشياء لي منذ أن كان عمرها 13 سنة |
| Şunu kafana iyice sok, ...biz asla beraber olmayacağız Ivy. | Open Subtitles | أخرجي الفكرة من رأسكِ, أيفي هذا لن يحصل أبدا |
| Sadece, Ivy gelecek mi diye sordun? | Open Subtitles | لقد كنت ترغب في معرفة ما إذا كانت أيفي ستأتي أم لا |
| lvy, onlarla tanışmanı isterim. Bekle, onları getireceğim. | Open Subtitles | أيفي ، أريدهما أن يتعرفا عليك شخصياً انتظري هنا ، سأحضرهما |
| lvy, hiçbiri umurumda değil. Ne yaptığın umurumda değil. | Open Subtitles | أيفي ، لا يهمني أي شيء من هذا لا يهمني ماذا تفعلين |
| lvy, seni sonsuza dek kaybettim sandım.Neden kaçtın? | Open Subtitles | أيفي ، ظننت أني فقدتك للأبد لماذا هربتِ ؟ |
| Bu kadar becerikli bir yardımcı bulduğunuz için çok şanslısınız. lvy o kadar uzun süre bizimle birlikteydi ki onu gerçekten aileden biri gibi görürdük. | Open Subtitles | انت محظوظه بموهبتي لقد كانت الخادمه أيفي معنا طوال الوقت |
| Eee, bilirsiniz, eee, çok hoş, acıklı bir Zenci ilahisi vardır lvy'nin erkek kardeşi -- | Open Subtitles | هل تعلمين أن هناك أغنيه زنجيه حزينه روحيه أخو أيفي كان |
| Neyse, tütün tarlalarından dönerken lvy'nin kardeşi bunu söylerdi. | Open Subtitles | على أى حال كان أخو أيفي يغني عندما عاد من مزارع التبغ |
| Evie, tavuklu sandviç. | Open Subtitles | ساندوتش دجاج يا (أيفي) |
| Sarmaşık Birliğini ve kendim olmayı tercih ederim. | Open Subtitles | أنا أفضّل أن أكون أنا و جامعة أيفي ليج. |