| İki dakikada on iki pasta ve bir tepsinin yarısı. | Open Subtitles | دقيقتان، إثنتا عشرة فطيرة وجزء من واحدة. |
| Sana tamir edilmesi için on iki tank verdim, fakat sadece on bir tane görüyorum. | Open Subtitles | أعطيتك إثنتا عشر دبابة لإصلاحهم لكنني أرى أحد عشر فقط |
| On iki yıl: gay lezbiyen ve biseksüellerin ortalama ömrü aşırı eşcinsellik karşıtı toplumlarda kabullenen toplumlarla karşılaştırılınca kısalan insan ömrü süresi. | TED | إثنتا عشرة سنة: الفترة التي تقلص بمقدارها متوسط العمر المتوقع للمثليين في المجتمعات المعادية للشذوذ الجنسي مقارنة بالمجتمعات التي تقبلهم. |
| On iki çay kaşığı olmalıydı ama sadece on bir tane var. | Open Subtitles | هناك مُفتَرَض لِكي يَكُونَ إثنتا عشْرة ملعقة شاي - هناك أحدَ عشرَ وحيد! Ma! |
| On iki çay kaşığı olmalıydı. | Open Subtitles | ! هناك مُفتَرَض لِكي يَكُونَ إثنتا عشْرة ملعقة شاي. |
| On iki mezar mı? | Open Subtitles | . إثنتا عشرة مقبرة |
| Şu dakikadan geri sayarsak karaciğer ve böbreğinizi almak için on iki saatim var. | Open Subtitles | -بدأ العد التنازلي من الأن, لدي إثنتا عشرة ساعة... لإخراج كبدك و كليتيك... |
| On iki saat. | Open Subtitles | إثنتا عشْرة ساعة. |
| On iki adım. | Open Subtitles | إثنتا عشرة خطوة |
| - On iki. | Open Subtitles | إثنتا عشر- |