| Aslında, sizi kutlama yemeğine götürüyorum. | Open Subtitles | دعوني أدعوكم إلي الغداء اليوم إحتفالاً بهذه المناسبة |
| Bu bir kutlama olmalı şimdiyse ölüm sonrası övgü dizmek olacak. | Open Subtitles | كان ينبغي أن يكون إحتفالاً سيصبح حفلاً لتكريم الميت |
| Belki de bunu kutlamak için kafesimin etrafına dışkı atarım. | Open Subtitles | ربما يجب أن أقذف بعض البراز في أرجاء قفصي إحتفالاً |
| Dışarı çıkıp kutlamak için bir içki içmeliyiz. | Open Subtitles | ربما علينا الخروج لإحتساء شراب إحتفالاً بهذا |
| Bu gece seninle burada karşılaşmamızın şerefine çayımı yudumlayacaktım. | Open Subtitles | كنتٌ في طريقي لأشرب الشاي الليلة إحتفالاً بمقابلتك هنا |
| Bugünün şovu insan ruhu için muhteşem bir kutlamayı vaat ediyor. | Open Subtitles | حلقة اليوم ستكون إحتفالاً رائعاً للروح الإنسانية |
| Bir kutlamaydı. | Open Subtitles | لقد كان إحتفالاً |
| - Bir şeyler içmeden kutlama mı olur? | Open Subtitles | كيف يكون إحتفالاً بدون وجود أيّ شرابِ لإحتِسائِه؟ |
| Bugün kutlama yapalım beyler. | Open Subtitles | دعونا نقم إحتفالاً هذا المساء أيّها السادة. |
| Blackie, eski dostum bunun için kutlama gerek. | Open Subtitles | "بلاكي" يا صديقتي، هذا يستدعي إحتفالاً |
| Bir kutlama olmalı. | Open Subtitles | أنا أريده أن يكون إحتفالاً. |
| O zaman bir kutlama olmayacak. | Open Subtitles | لذا هـو ليس إحتفالاً |
| Düzgün bir kutlama olsun. | Open Subtitles | .إحرصنّ على جعلها إحتفالاً |
| Dışarı çıkıp kutlamak için bir içki içmeliyiz. | Open Subtitles | ربما علينا الخروج لإحتساء شراب إحتفالاً بهذا |
| Evet, gidebilirler. Ulusumuzun doğuşunu kutlamak için yazdığım müzikali oynadıktan sonra! "BURNS AMERİKA'YI KORUSUN" | Open Subtitles | أجل ، حالما يمثلون هذه المسرحية الموسيقية التي كتبتها بنفسي إحتفالاً بذكرى الدولة |
| Eski bir pagan geleneğini kutlamak için bu ağaç kesilip dansçı kızlar gibi süslendi. | Open Subtitles | إحتفالاً بالعيد ، قُطعت هذه الشجرة بوحشية وعوملت بجفاء |
| Doğumu kutlamak için haftaya ziyafet verecek. | Open Subtitles | سيُقيم مأدبةً بعد أسبوع إحتفالاً بميلاد ابنه |
| Zaferini kutlamak için 100 boğa kurban edeceğim. | Open Subtitles | سوف أضحي بمئة ثور إحتفالاً بنصرك |
| - Daha iyisini yapacağız. Elroy'un hayatının 90'larda zirveye ulaşması şerefine "Kulakların Nesi Var". | Open Subtitles | خططنا لشيء أفضل إحتفالاً بوصول حياتة للقمة ببداية التسعينات |
| Yarın, valimiz Kaliforniya'nın eyaletleşmesinin şerefine burada bir kutlamaya ev sahipliği yapacak. | Open Subtitles | غداً حاكمنا سيقيم إحتفالاً هنا " ليكرم ولاية "كاليفورنيا |
| Bu, olağanüstü bir görevdi ve kutlamayı hak ediyor. | Open Subtitles | لقد كانتْ هذهِ مهمةً إستثنائيّة وتتطلبُ إحتفالاً مبهجاً |
| Pasajın tavsiyesi bunu kutlamam için parti vermem gerekmiş. | Open Subtitles | المقالة إقترحتْ بأنّني يَجِبُ أَنْ أقمْ حفلة إحتفالاً بي. |