Düzeltmek için budalaca, çılgınca şeyler yaparsınız | Open Subtitles | سوف تفعل أشياء مجنونة وغبية لتحاول إصلاح الأمر |
Ve aynı zamanda, işler yolunda gitmediğinde dışarıdakini Düzeltmek için çok uğraşırız; ama dış dünya üzerindeki kontrolümüz kısıtlı, geçici ve çoğu zaman, aldatıcıdır. | TED | وأيضاً , عندما تسوء الأمور نحاول إصلاح الأمر من الخارج , لكن تحْكمنا فى العالم الخارجى محدود , مؤقت , وفى الغالب خادع . |
Rufus'la aranızı düzeltmeye odaklanmalısın. | Open Subtitles | من الصراع علي المال .يجب أن تعملي علي إصلاح الأمر مع روفس |
- Çengeli kırılmış sadece, halledebilirim. | Open Subtitles | إنه مجرد مشبك مكسور, يمكنني إصلاح الأمر. |
Bak, sana tarif edeyim. O şeyi her aptal tamir edebilir. | Open Subtitles | اسمع, سأخبرك بما يجب أن تفعله فأي أحمق يستطيع إصلاح الأمر |
Davacı taraf bu durumu kendi çıkarına kullanabilir. | Open Subtitles | الإدعاء يمكنهم إصلاح الأمر |
Bunu nasıl düzeltebileceğini buldum galiba. | Open Subtitles | أعتقد أنني توصلت لطريقة تُمكنك من إصلاح الأمر |
Bunu Düzeltmek istedi. Bir planı vardı. | Open Subtitles | إنه يريد إصلاح الأمر وكانت لديه خطة |
Düzeltmek istemiş. | Open Subtitles | إنه يريد إصلاح الأمر |
O da bunu Düzeltmek istedi. | Open Subtitles | وأراد إصلاح الأمر.. |
Juliet öldüğünden beri ölümüne sebep olduğumdan beri tek istediğim şey bunu Düzeltmek. | Open Subtitles | مذ ماتت (جولييت)... مذ تسبّبتُ في مقتلها... كلّ ما أردتُه هو إصلاح الأمر |
Düzeltmek istedim. | Open Subtitles | - أردت إصلاح الأمر - |
Düzeltmek mi? | Open Subtitles | إصلاح الأمر ؟ |
Biraz yüreğin olsaydı Sabrina'yla aranı düzeltmeye çalışırdın. | Open Subtitles | اسمع, لو كانت لديك أي جرأة, على الإطلاق ستحاول إصلاح الأمر مع سابرينا |
Dostlarını alıp düzeltmeye başlayabilirsin, değil mi? | Open Subtitles | ليس باستطاعتك انت و أصدقاءك إصلاح الأمر و إيقافه الآن. |
Ama bunu düzeltmeye çalıştım. | Open Subtitles | لكن بعد ذلك حاولت إصلاح الأمر. |
halledebilirim. Unutmadım, "Kardeşler, fahişelerden önce gelir." | Open Subtitles | يمكنني إصلاح الأمر "لقد نسيتُ مبدأ "الإخوة قبل النساء |
halledebilirim. | Open Subtitles | يمكنني إصلاح الأمر. |
Bunu halledebilirim! | Open Subtitles | بوسعي إصلاح الأمر |
Bak, sana tarif edeyim. O şeyi her aptal tamir edebilir. | Open Subtitles | إسمع, سأخبرك بما يجب أن تفعله فأي أحمق يستطيع إصلاح الأمر |
Davacı taraf bu durumu kendi çıkarına kullanabilir. | Open Subtitles | الإدعاء يمكنهم إصلاح الأمر |
Ben senin için ağlarken yanımdaydı, üstelik durumu düzeltebileceğini bile bile. | Open Subtitles | وكان يقف قربي بينما كنت أبكي على فقدانك، وهو يعلم أنه يمكنه إصلاح الأمر. |