| Her neyse, bölüm başkanında aldığım biraz fazladan param var. | Open Subtitles | على أية حال, حصلت على دخل إضافي من رئيس القسم |
| fazladan ödev ya da 6 saatlik bir cezaya kalma? | Open Subtitles | رصيد إضافي من الفرض المنزلي أم إحتجاز لمدة ست ساعات؟ |
| Tatilsiniz. Sanki fazladan bir gün gelmek bizi küçülmekten kurtaracak sanki. | Open Subtitles | كيف سيحمينا يوم واحد إضافي من التعرض للطرد؟ |
| Saçlarını uzatabiliyor ve tasnif ettikleri eşyalar arasından fazladan yiyecek bulabiliyorlardı. | Open Subtitles | كان يمكنهم أن يُطيلوا شعرهم وكانوا قادرين على إنتزاع غذاء إضافي من الأغراض حين يصنـّفـوهم |
| Her ekstra GSYİH doları daha az sosyal ilerleme satın alıyor. | TED | كل دولار إضافي من الناتج المحلي الإجمالي يشتري تقدم اجتماعي أقل وأقل. |
| Bana da biraz ekstra pay çıkar diye düşündüm. | Open Subtitles | وخِلتُ بأنّه قد يكون هنالك شيء إضافي من أجلي |
| Arkada fazladan bir tulumum var. | Open Subtitles | أتعلمين لدي زوج إضافي من الإزار في خلفية الشاحنة |
| Yani, iyileştiğinde. Söz veriyorum, yemekleri için fazladan ödeme yapacağım. | Open Subtitles | أعني عندما يتحسن , أنا أعدك سوف أدفع مبلغ إضافي من أجل وجباته |
| Lao'yu Asya topraklarında yakalarlarsa, Çin hükümetinden fazladan ödeme alacaklar. | Open Subtitles | إذا قاموا بأعتقاله على الأرض الأسيوية سيحصلوا على تمويل إضافي من الحكومة الصينية |
| Ayrıca, biz kendimizce, başka bir yerde fazladan eğlendiğimizde diğerleri de eğlendirilmek isteyeceklerdir. | Open Subtitles | على الجانب الآخر , يجب على الناس أن يبقو أنفسهم مرفهين ومشغولين في حال حصلنا على وقت إضافي من المرح لأنفسنا في مكان آخر |
| Bunun için fazladan ödeme yapmak istiyorsun. | Open Subtitles | وأنتِ مستعدة لدفع مبلغ إضافي من أجل ذلك؟ |
| Ve belirtilmemiş davada sürekli fazladan mesai yapıyormuş gibi gözükemem. | Open Subtitles | ولا استطيع أن أدخل وقت إضافي من أجل قضية غير مسجلة |
| Biliyorsun o kumaştan fazladan bir tane daha kesebilirsin. | Open Subtitles | أتعلمين.. تستطيعين إنشاء فرد إضافي من قطعة القماش هذه |
| Böylece annem fazladan bir aylık yardım alabilmiş. | Open Subtitles | على إعانـة شهـر إضافي من الحكــومـة |
| Ve bir de fazladan pantolon. | Open Subtitles | وغيار إضافي من ملابسك الداخلية |
| Ve fazladan çıkan kıllarıyla normal bir bıyığı var! | Open Subtitles | ولديه ما يكفي من شعر إضافي من أجل شارب |
| Öğlen yemeğinde fazladan on bardak çay içmiştim. | Open Subtitles | احتسيت غالون إضافي من الشاي كغداء |
| fazladan dürbünümüz mü var mı acaba? | Open Subtitles | اسمعي، هل لدينا زوج إضافي من المناظير؟ |
| Gerçi Greenie Amcandan biraz ekstra almıyorsan o ayrı. | Open Subtitles | لكن إنْ كنت تأخذ شيء إضافي من العمّ منشط |
| "... ekstra desteğe ihtiyacın olursa sevdiklerini etrafına topla. " | Open Subtitles | "في حال إحتجتِ الى دعم إضافي من أجل التغييرات القادمة" |