| Hapishanede 11 kişi öldürdü, 3 isyan başlattı ve 2 kez kaçtı. | Open Subtitles | قتل 11 من زملاءه النزلاء حرّض لثلاثة إضطرابات, وهرب مرتين |
| İçeride 11 mahkûmu öldürmüş, üç isyan başlatmış ve iki kez kaçmış. | Open Subtitles | قتل 11 من زملاءه النزلاء حرّض لثلاثة إضطرابات, وهرب مرتين |
| Tıpkı bir tohum gibi büyür halisünasyon olarak ortaya çıkar, sonra ruhsal rahatsızlık olarak devam eder ve sonunda da ölüm gelir. | Open Subtitles | وتنمو هناك مثل البذرة حيث تظهر في النهاية . . كهلوسة , أو إضطرابات روحية |
| Dün gece rahatsızlık verici birşeyler oldu mu? | Open Subtitles | هل كان هناك أي إضطرابات الليلة الماضية؟ |
| TSSB (travma sonrası stres bozukluğu) henüz gündemde değildi. | TED | ولم نكن نتحدث عن إضطرابات ما بعد الصدمة. |
| Ancak, hafif bir karışıklık da yok değil. | Open Subtitles | على أي حال هناك إضطرابات بسيطة |
| ...uyku bozukluğu, baş ağrıları, yeme bozuklukları gibi. | Open Subtitles | إضطرابات في النوم، صداع صعوبة في تناول الأكل |
| Şiddetli türbülans derdim. Kesinlikle şiddetli. | Open Subtitles | كنت لأصفعا بما أنها إضطرابات طفيفة إضطرابات طفيفة |
| Düzeni bozmayın. İsyan saçmalığından gına geldi. | Open Subtitles | أبق في التشكيل الضيق لا مزيد من إضطرابات السجون |
| Gelse iyi olur, yoksa isyan çıkar. | Open Subtitles | هو أفضل يُصبحُ هنا أَو سيكون هناك a إضطرابات. |
| Tek bildiğim, voodoo yüzünden kampta bir isyan çıktığı. | Open Subtitles | كلّ أعرف ودّونية سبّبت a إضطرابات في معسكري. |
| Gelse iyi olur, yoksa isyan çıkar. | Open Subtitles | هو أفضل يُصبحُ هنا أَو سيكون هناك a إضطرابات. |
| Belki psikolojik rahatsızlık ya da halüsinasyonlar görebilirsin. | Open Subtitles | ربما تواجه إضطرابات عقلية أو هلوسات |
| Bay Griffin ve Bay Griffin bu mahkeme sizi topluma rahatsızlık vermekten ve özel mülkiyete zarar vermekten suçlu buldu. | Open Subtitles | (سيد (غريفين (و سيد (غريفين هذه المحكمة تراك مذنباً لخلق إضطرابات عامة وتدمير ملكية خاصة |
| Bay Griffin ve Bay Griffin bu mahkeme sizi topluma rahatsızlık vermekten ve özel mülkiyete zarar vermekten suçlu buldu. | Open Subtitles | (سيد (غريفين (و سيد (غريفين هذه المحكمة تراك مذنباً لخلق إضطرابات عامة وتدمير ملكية خاصة |
| Saralılar, anksiyete bozukluğu olanlar ve idam mahkumları için kullanılan bir tür barbitürat. | Open Subtitles | و هي تستخدم أحيانا كدواء مسكن بإعتبارها مضادة للتشنجات لحالات الصرع و إضطرابات القلق والدولة تستعملها للإعدام |
| Hastalık. Sivil karışıklık. | Open Subtitles | الكثير من المرض , إضطرابات مدنية |
| Dedektif, biraz önce Antigen Labs'de bir karışıklık olduğu rapor edildi. | Open Subtitles | أيها المحقق لقد تلقينا تقرير للتو بأن هناك إضطرابات في مُختبرات (أنتجين) |
| Radar bozuklukları için sahil güvenliği ve FAA'i araştıralım. | Open Subtitles | ينبغي علينا تبليغ خفر السواحل وإدارة الطيران الفيدرالية للبحث عن إضطرابات الرادار |
| 7 yaşındayken uyku bozuklukları için bir psikoloğa göründün mü? | Open Subtitles | لقد قمتِ بعيادة معالج نفسي ...بسبب إضطرابات النوم حينما كنتِ في السابعة من العمر |
| Tüm seviyelerde birden çok türbülans görülüyor. | Open Subtitles | تقارير عن إضطرابات شديده في جميع الإرتفاعات، يمكننا السيطرة عليها |
| İnsanların %20'sinin sonu uzun dönemli TSSB ile sonuçlanıyor. | TED | إلا أن نسبة 20% من الناس، ينتهي بهم الحال بحالة مزمنة من إضطرابات مابعد الصدمة. |