| Acaba bir şey bulursanız beni de haberdar eder misiniz? | Open Subtitles | أتُمانعين إبقائي على إطلاع في حال وجدتِ أي شيءٍ آخر؟ |
| Emrinize şehir polisini de vereceğim. Sonuçlardan beni haberdar et... | Open Subtitles | و زيد من عدد قوات الخاصة بك مع شرطة المدينة وأبقيني على إطلاع بالنتائج |
| Bates'i oyalayın. Bir saat içinde burada olabilir ve beni haberdar edin. | Open Subtitles | أصبح في قبضة بيتس, هو يمكن أن يكون هناك في غضون ساعة, أبقيني على إطلاع |
| Size bilgi vermemi istediniz,.. ...söz veriyorum, size bilgi vereceğim. | Open Subtitles | لقد طلبتنا أن نبقيك على إطلاع بالمستجدات وسنفعل هذا |
| Ortalık iyice kızışıyor ve ben sizlere neler olup bittiği konusunda tüm gün boyunca haber vermeye devam edeceğim. | Open Subtitles | إنها منافسة حقيقية سأبقيكم على إطلاع طوال اليوم عن كلّ ما يحدث |
| Geldiği zaman neye ihtiyacı varsa verin ona. Beni bilgilendirmeye de devam edin. | Open Subtitles | عندما يعود، قدّم له كلّ ما يحتاج، وأبقني على إطلاع. |
| Bu olaylar kolay değildir. Lütfen beni haberdar edin. | Open Subtitles | اسمعا، هذه القضايا ليست سهلة لذا ابقوني على إطلاع رجاءً |
| Bilim Akademisi'ndeki tüm üst düzey araştırmalardan onları haberdar ediyorum. | Open Subtitles | أبقيهم على إطلاع بكل الأبحاث عالية المستوى بالأكاديمية |
| Üzgünüm efendim ama gelişmelerden haberdar edilmek istemiştiniz. | Open Subtitles | اسف يا سيدى لكنك أردت أن تكون على إطلاع دائم |
| Beni yeni bilgilerden haberdar etmen şartıyla. | Open Subtitles | فقط في حالة أنك أبقيتني على إطلاع بأي معلومات جديدة. |
| Ama henüz ümidimizi yitirmiş değiliz. Merak etmeyin sizi haberdar edeceğiz. | Open Subtitles | إطلاع على وسأبقيكم نحاول, لازلنا ولكن حالته مستجدات بآخر |
| Ama henüz ümidimizi yitirmiş değiliz. Merak etmeyin sizi haberdar edeceğiz. | Open Subtitles | ولكن لازلنا نحاول, وسأبقيكم على إطلاع بآخر مستجدات حالته |
| Artı irtibat yetkilisi beni sürekli olarak olaylardan haberdar edecek. | Open Subtitles | بالإضافة لعميل وصل من الشعبة لإبقائي على إطلاع دائماً. |
| Bu arada ajanlarımıza bilgi verip beni bilgilendiriyordun. | Open Subtitles | طوال الوقت كنتِ تُبقيني على إطلاع بتمرير المعلومات عن طريق أحد عملائنا |
| Tamam, yakınındaki tüm Merkezleri bilgilendir. Her yöndekileri de.... ve 93'ün uçuşu hakkında bana bilgi vermeye devam et. | Open Subtitles | حسنا.أبلغ جميع المراكز المتتالية التي سيمر عليها وأبقني على إطلاع حول الرحلة 93 |
| Laboratuardan bilgi yolla, yeter. Evliliğin eskimiş bir kurum olduğunu söyleyen kıza ne oldu? | Open Subtitles | فقط ابقيني على إطلاع بما يجري بالمختبر ماذا حدث للفتاة؟ |
| Arkadaşlarımdan biri orada garson. Gelişme olursa haber verecek. | Open Subtitles | زميلٌ لي يعمل نادل هناك، وعدني بأن يبقيني على إطلاع. |
| Yani eğer önemli bir gelişme olacaksa önce bana haber vereceğin için sana güveniyorum. | Open Subtitles | إذن أثق أنّكِ ستُبقين مكتبي على إطلاع لو كانت هُناك أيّ تطوّرات هامّة. |
| Bomba hakkında sizi bilgilendirmeye devam edeceğiz... | Open Subtitles | مع ما يبدو على أنها قنبلة من نوع ما سنبقيكم على إطلاع بشأن نوع القبلة وكذلك... |
| Bununla ilgili pek bir şey duyacağımızı sanmam ama duyarsan bilgilendir beni. | Open Subtitles | أنا أشكُّ في غننا سنسمع المزيد بهذا الشأن ولكن أبقني على إطلاع |
| Beni bilgilendirin, lütfen. | Open Subtitles | و يريد مني شخصيا أن أبقيه على إطلاع |
| - Onları sen koordine edersin. Gelişmeleri bana bildir. | Open Subtitles | وبإمكانهم التنسيق من خلالك اجعليني على إطلاع دائما |
| Tamam. Seni her adımda bilgilendireceğim. | Open Subtitles | أبقِك على إطلاع كُلّ خطوة. |
| İnsanlar korkuyor. Sizi bilgilendiririz. | Open Subtitles | سنبقيكما على إطلاع |
| Beni habersiz bırakma. | Open Subtitles | ابقيني على إطلاع |