| eskiden bana sataşıp hangisini daha çok sevdiğimi sorup dururlardı. | Open Subtitles | إعتادوا على ممازحتي, يسألوني أي واحدة منهن هي المفضلة لدي |
| eskiden yüksek rütbeli kadın veya erkekler statülerini belirtmek için takardı. | Open Subtitles | الرجال أو النساء ذوي الرتبة العالية إعتادوا أن يرتدونهم كرمزٍ لحالتهم |
| eskiden birlikte çalışırlardı. Ta ki geçen yıla kadar. | Open Subtitles | إعتادوا العمل مع بعضهم البعض حتى العام السابق |
| eskiden et ve kadın için birbirlerini öldürüyorlardı hoş artık ikisini de internetten alabildiğin için böyle bir durum kalmadı. | Open Subtitles | إعتادوا أن يقتلوا بعضهم على النِّساء و اللحوم لكن، لم يبقى لديهم شيء لكي يصبحوا على نفسِ الخطّ |
| Vikingler Hıristiyanları kaburgalarını kırıp, onları geriye eğip kanatları andırması için akciğerleri üzerilerinde asılı kalacak şekilde idam ederlermiş. | Open Subtitles | لقد إعتاد الفايكينج إعدام المسيحيين بكسر ضلوعهم وثني أجسادهم للخلف، ثم إنتزاع رئاتهموطيهافوقأجسادهم... لتماثل شكل الأجنحة، لقد إعتادوا تسميتها... |
| eskiden kötü adamlar hapislerde ve tımarhanelerde olurdu. | Open Subtitles | الاشرار إعتادوا على التواجد في السجون ومستشفيات الامراض النفسية |
| eskiden benim için temiz kalmaya yalvarırlardı. | Open Subtitles | لقد إعتادوا التوسل للبقاء طاهرين من أجلي |
| eskiden burada çalışan onca kişi vardı hepsi gitmiş. | Open Subtitles | أفكر فى الكثير من الأشخاص الذين إعتادوا على العمل هُنا قد ذهب كل شئ |
| Her katta eskiden bodrumdaki hapishanelerden mahkumları mahkeme salonuna götürmek için kullanılan merdivenler var. | Open Subtitles | يوجّد سلم إعتادوا أن يستخدموه لنقل السجناء من زنازينهم من الأسفل إلى قاعات المحاكمة |
| eskiden cesetleri buradan hastaneye taşırlardı. | Open Subtitles | بهذه الطريقة إعتادوا على نقل الجثث من هُنا إلى المُستشفى |
| eskiden sayıları daha fazlaydı ama hâlâ aramızdalar. | Open Subtitles | إعتادوا التواجد بكثرة لكنهم لا يزالون موجودين |
| Burada eskiden insanlar yaşardı, o kadar da kaybolmuş olamayız. | Open Subtitles | حسنًا، الناس إعتادوا على العيش هنا لذا لا يمكن أن نكون ضائعين جدًا |
| eskiden yerel halk bizim için koruyuculuk görevi yapardı ama son zamanlarda işçi ilişkileri bir çeşit kirlenme yaşadı. | Open Subtitles | المحليين إعتادوا العمل لدينا كحراس لكن علاقة العمل بيننا أصبحت تكلف متاخر |
| Şehir planlayıcıları eskiden böyle diyorlardı. | Open Subtitles | مُخطِطون المدينة إعتادوا علي قول ذلِكَ |
| Onun için çok zor olmalı çünkü eskiden el işi kartlarını birlikte yaparlardı. | Open Subtitles | هذا حقاً يوم صعب عليه... لأنهم إعتادوا أن يصنعوا... الكروت اليدوية معاً |
| eskiden gelirlerdi en azından. | Open Subtitles | أو بالأحرى، إلى حيثوا إعتادوا الذهاب. |
| Hatta eskiden bana şey derlerdi... | Open Subtitles | في الواقع، قديماً، إعتادوا مُناداتي بـ... |
| Ailelerimiz bize eskiden nasil buyuk bir savasci kabilesi oldugumuzu anlatir fakat artik herkes ya uyusturucu kullaniyor, ya hapiste ya da olduruluyor. | Open Subtitles | أبائنا إعتادوا إخبارنا، أننا ،كنا قبيلة محاربة عظيمة و لكن الأن بات الجميع يتعاطى المخدرات .أو يدخل للسجن، أو تعرض للقتل |
| Vikingler Hıristiyanları kaburgalarını kırıp, onları geriye eğip kanatları andırması için akciğerleri üzerilerinde asılı kalacak şekilde idam ederlermiş. | Open Subtitles | لقد إعتاد الفايكينج إعدام المسيحيين بكسر ضلوعهم، وثني أجسادهم للخلف، ثم إنتزاع رئاتهم وطيها فوق أجسادهم.. لتماثل شكل الأجنحة، لقد إعتادوا تسميتها... |