| Onun aldığını sandım, ve geri döndü ve onu öldürdü. | Open Subtitles | ــ لا أدرى إعتقدتُ أنه معه ثم عاد ليقتل القس |
| Kaseti ele geçirdiğini ve dönüp, onu öldürdüğünü sandım. | Open Subtitles | ــ لا أدرى إعتقدتُ أنه معه ثم عاد ليقتل القس |
| - Sarhoş arbede oldu sanıyordum. | Open Subtitles | إعتقدتُ أنه كان شجارًا مخمورًا خرج عن السيطرة |
| burasının bir çıplaklar kampı olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | إعتقدتُ أنه كَانَ شاطئا للعراة |
| İlk başta farketmemiştim sadece cilveleşme olabileceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | لم أدرك ذلك في البداية إعتقدتُ أنه ربما يكون ذلك مجرّد عبث |
| Sözümü yerine getirebilirsem onu düzeltebileceğimi sanmıştım. | Open Subtitles | إعتقدتُ أنه يمكنني إصلاحها إذا كنتُ فقط أوفيتُ بوعدي |
| Duş alıyor sandım. Seninle konuşuyorken gitmiş. | Open Subtitles | إعتقدتُ أنه يأخذ حماما، إختفى عندما كنت على الهاتف معك |
| Duş alıyor sandım. Seninle konuşuyorken gitmiş. | Open Subtitles | إعتقدتُ أنه يأخذ حماما، إختفى عندما كنت على الهاتف معك |
| - Nihayet! Hiç uyumayacak sandım. | Open Subtitles | في نهاية المطاف ، إعتقدتُ أنه لن يغفو أبدًا |
| Hiç gitmeyecek sandım ya. | Open Subtitles | حسناً، إعتقدتُ أنه لن يرحلَ قط. |
| Başta doktorun yatak hapsi dediğini sandım. | Open Subtitles | ولقد أمرني بالراحة التامة "في البداية إعتقدتُ أنه قال "إعتقال سريري |
| Ben de yankesicilik işi sandım. | Open Subtitles | إعتقدتُ أنه يريد أن يسرق معنا |
| - Daha taze et sevdiğini sanıyordum. - Martha, yapma! | Open Subtitles | إعتقدتُ أنه لديكَ ذَوق للحم طازج أكثر - لا يا مارثا - |
| Dostum üç yılın kaldığını sanıyordum. | Open Subtitles | إعتقدتُ أنه بقي لك ثلاث سنوات. |
| Her şeyi konuşabiliriz sanıyordum. | Open Subtitles | إعتقدتُ أنه يمكننا التحدث عن أي شيء |
| Her şeyi konuşabiliriz sanıyordum. | Open Subtitles | إعتقدتُ أنه يمكننا التحدث عن أي شيء |
| - Sadece Bosco var sanıyordum. - Yanılıyorsun. | Open Subtitles | (إعتقدتُ أنه يوجد فقط (بوسكو - كنتِ مخطئة - |
| Burada olduğunu sanıyordum | Open Subtitles | إعتقدتُ أنه كان هنا. |
| Ben değişmezsem güvendiğim ve sevdiğim insanlar da değişmez diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | إعتقدتُ أنه إذا لم أتغير الناس التي أثقُ بهم و أحبهم لن يتغيروا أيضًا |
| Arabayı tamir etmeye geldiğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | إعتقدتُ أنه كان هنا لإصلاح السيارة. |
| Güvenli protokol ile bunu çözdüğümü sanmıştım, ama görünüşe göre yanılmışım. | Open Subtitles | إعتقدتُ أنه خلل بالنظامِ، لكنه واضح لا |
| O bu cevabı duyacak kadar uzun yaşamadı ama siz bilmek istersiniz diye düşündüm. | Open Subtitles | لقد فارق الحياة قبل أن يعرف الجواب ولكن إعتقدتُ أنه يجب أن تعرفوا |