| Bu bir soru mu yoksa beni kızdırmaya mı çalışıyorsun? | Open Subtitles | إذاً ألديك سؤال الآن، أم أنك تحاول إغضابي فحسب؟ |
| Beni kızdırmaya mı çalışıyorsun? | Open Subtitles | حسنا انتِ تحاولين إغضابي ؟ |
| Beni biraz kızdırmaya başlıyorsunuz, Bay Martin. | Open Subtitles | (لقد بدأت في إغضابي قليلاً يا سيد (مارتن |
| Bak, senin sorunun nedir bilmiyorum ama şu anda beni kızdırmak istemezsin. | Open Subtitles | انظر، أنا لا أعرف ما مشكلتك اللعينة لكنك لا ترغب في إغضابي الآن |
| - İyilik istemeden önce beni kızdırmak istediğinizden emin misiniz? | Open Subtitles | هل أنتَ متأكدٌ من رغبتكَـ في إغضابي قبلَ أن أسديكَـ معروفاً ما؟ |
| Beni öfkelendirmeye çalışıyorsun! | Open Subtitles | أنت تحاول إغضابي! |
| Çünkü tepemin tasını attırmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz. | Open Subtitles | لأنّك لا تفعل شيئاً سوى إغضابي. |
| Beni kızdırmaya mı çalışıyorsun Kathy? | Open Subtitles | تحاولين إغضابي يا (كاثي)؟ |
| Beni kızdırmak dışında seni buraya neyin getirdiğini bilmiyorum. | Open Subtitles | أن دخولكَ إلى هنا ،سيجدي بشيءٍ غير إغضابي |
| Eger beni gercekten kızdırmak isteseydin, beni Corvette'e atman gerekirdi. | Open Subtitles | حسناً ، إذا كُنتِ تودين إغضابي حقاً كان ينبغي عليكِ إلقائي في الحراقة فحسب |
| Henüz geri dönmediyse sırf beni kızdırmak içindir kesin. | Open Subtitles | إن لم تعد بعد فمقصدها إغضابي |
| Beni kızdırmak istemezsin, Dale. | Open Subtitles | لا فأنت لا تريد إغضابي يا ديل |
| Niyetin beni kızdırmak değil biliyorum Stephen ama kızdırıyorsun. | Open Subtitles | أعرف أنك لا تحاول إغضابي يا (ستيفن) ولكنك تفعل الآن |
| - Ve onu çok ama çok kızdırmak. | Open Subtitles | -و إغضابي حقاً حقاً حقاً |
| Beni daha fazla öfkelendirmeye mi çalışıyorsun? | Open Subtitles | -أتحاولين إغضابي أكثر؟ |
| Bu adam harbiden tepemin tasını attırmaya başladı. | Open Subtitles | يا إلهي، هذا الرجل يبدأ في إغضابي. |