| baştan çıkarmaya çalıştığın laboratuvar teknisyeni ile konuştum. | Open Subtitles | كما ترين، تكلمت مع تقني المختبر الذي حاولت إغوائه |
| Parası için onu baştan çıkarmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | من الواضح أني أحاول إغوائه من أجل أمواله. |
| Tek istediğim, onu baştan çıkarmaya çalışıyormuş gibi yapman. | Open Subtitles | اسمعي ، أنا فقط أطلب منك إغوائه. |
| O gitmek isterken baştan çıkarmak istiyorsun... o da boşalıp otobüse atlayıp provaya koşuyor. | Open Subtitles | محاولة إغوائه وهو يريدك أن تذهب كي يقوم بإستمناء ويأخذ حافلة للتدريب |
| Mike'ı buraya, baştan çıkarmak için çağırdın. | Open Subtitles | أردتِ أن يأتي "مايك" لتحاولي إغوائه |
| Ayrıca onu baştan çıkarmaya çalıştığını da söyledi. | Open Subtitles | قال أيضاً أنك حاولت إغوائه |
| onu baştan çıkarmayı deneyeyim mi? | Open Subtitles | {\1cH444444\3cHFFFFFF}هل أحاول إغوائه ؟ |