| Bak, onun hiçbir yere gittiği yok. Sana söz veriyorum. | Open Subtitles | إسمع، إنه لن يذهب إلى أي مكان هذا وعد مني |
| Tuvaletin altındaki borular hiçbir yere çıkmadığı için hükûmet, iş yerimi kapatmak istiyor. | Open Subtitles | الحكومة تريد إغلاق محلي لأن الأنابيب في الحمام لا تؤدي إلى أي مكان |
| hiçbir yere kımıldamıyorsun... ta ki bana tüm bunları açıklayana kadar. | Open Subtitles | لن تتحرك إلى أي مكان حتى تفسّر لي كيف حدث ذلك؟ |
| Bir ileri bir geri gidiyorum bu şekilde, bir yere vardığım yok. | TED | إنني فقط أتجه ذهابا وإيابا ، وأنا لا أصل إلى أي مكان. |
| ve hiç bir zaman bir yere aitmişim gibi hissetmedim... kendi aileme bile. | Open Subtitles | ولكننى لم أشعر بأننى أتمنى إلى أي مكان ليس حتى إلى عائلتى نفسها |
| Zaman-yolculuğu sağlayan bir ışınlanma cihazıyla seni bırakamam. her yere gidebilirsin. İki kez. | Open Subtitles | لا يمكنني السماح بوجود ناقل زمكاني معك، وإلّا لذهبت إلى أي مكان .. |
| hiçbir yere koşmuyorum, ve bana taş atmayı da bırak! Onu dinle! | Open Subtitles | لن أركض إلى أي مكان , و توقف عن رمي الأحجار علي |
| Ahbap bu dikişi ben yaparsam bir süre hiçbir yere gidemezsin. | Open Subtitles | لن تذهب إلى أي مكان لفترة حتى لو قطبت هذا الجرح |
| hiçbir yere gitmem. Adamın 700 tane spor kanalı var. | Open Subtitles | لست بذاهب إلى أي مكان فهو لديه 700 قناة رياضية |
| O benim striptizcim, ve hiçbir yere gidemez bahşişleri toplamadan önce. | Open Subtitles | هو راقصي ولن يذهب إلى أي مكان حتى يحصل على البقشيش |
| Ben aksini söyleyinceye kadar bu ikisi hiçbir yere gitmeyecek. | Open Subtitles | هذان الإثنان لن يذهبا إلى أي مكان حتى أسمح بذلك. |
| Ve ben, kıyafetlerim ve kurbağa suratım hiçbir yere gitmiyor. | Open Subtitles | وأنا وأزيائي، ووجه السلحفات خاصتي عير ذاهبين إلى أي مكان. |
| Konuşmamız bitene kadar hiçbir yere gitmiyorsun bayım. Öyle mi? | Open Subtitles | لن تذهب إلى أي مكان يا سيد حتى ننهي حديثنا |
| Partiyi bozmaktan nefret ederim, ...ama Başkan ölene kadar hiçbir yere gitmiyorsunuz. | Open Subtitles | أكرة إفساد الحفل، ولكن لن تذهبون إلى أي مكان حتي يُقتل الرئيس. |
| - Niye bunu yapıp duruyoruz bilmiyorum. - hiçbir yere gitmiyoruz. | Open Subtitles | لا أعرف لماذا نستمر في فعلها، فلم نذهب إلى أي مكان |
| bir yere gittiğim yok. Bunu biliyorsun, değil mi tatlım? | Open Subtitles | لن أذهب إلى أي مكان تعلم ذلك جيداً يا عزيزى؟ |
| Yani, başka bir yere gidip başka bir yerde olmamı mı? | Open Subtitles | تعني، فقط اذهب إلى أي مكان آخر وكن في مكان آخر؟ |
| Tahminen Sibirya'ya ... ya da başka bir yere sürüldü. | Open Subtitles | على الأغلب أرسل إلى سيبيريا أو إلى أي مكان ما |
| -Bununla bir yere varamazsın. Sana bir fiyat tahmini verdim, sözleşme değil. | Open Subtitles | أعتقد بأنك لا تستطيع الذهاب بهذا إلى أي مكان ليس بدون العقد |
| İnsanı şehirde her yere götüreceğini söyleyen sen değil miydin? | Open Subtitles | ألم تقولي، أن بإمكانهم أخذك إلى أي مكان في المدينة |
| Senin gitmen lazım, Linda. Her Neresi olursa olsun, gitmen lazım. | Open Subtitles | " يجب أن ترحلي يا " ليندا إلى أي مكان , يجب أن ترحلي |
| Bu dünyada seni bir yerlere götürecek olan tek şey bu. | Open Subtitles | هذا هو الشيء الوحيد الذي سيوصلكِ إلى أي مكان في العالم |
| Evden başka nereye gidecek ki zaten. | Open Subtitles | مما يعني أنها ذاهبة إلى أي مكان عدا المنزل |
| onları almak için Nereye olursa olsun gider. Tehlikeli yerler falan filan. Güvercinler adamla arkadaş olurlar hile yapmayı ve öğle yemeği sırasında onu eğlendirmeyi öğrenirler. | TED | فهو سيذهب إلى أي مكان للحصول على هذا الحمام المريض. في الأماكن الخطرة وغيرها ثم تكون صداقة مع هذا الرجل، وتتعلم كيفية القيام ببعض الحيل وتسليته خلال فترة الغداء. |
| Özel uçağım var. Seni istediğin yere götürebilirim. | Open Subtitles | لدي طائرة خاصة، يمكنني أن أأخذك بها إلى أي مكان تريده |
| Babamın, ama istediğim yere götürebiliyorum. | Open Subtitles | إنها لوالدي ولكن أستطيع أخذها إلى أي مكان أردت |
| Tardis'i onun kalbine uçurabilirim, tüm yolu şok dalgalarıyla süzülüp gökyüzünün içinden hızla gidip, herhangi bir yerde durabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أقود التارديس مباشرة إلى قلبها وأستقل الموجة الخارجة منها وأندفع عبر السماء ، لأصل إلى أي مكان |