Onun yerine, veriye baktı ve şöyle dedi, bakalım bütün bu farklı veri noktalarını kümeler halinde toplayabilecek miyiz? | TED | بدلا من ذلك, نظر إلى البيانات وقال, دعونا نرى إذا في إمكاننا تجميع هذه البيانات في حزم. |
Bu yılki en iyi performanslarına dayanarak Fransız takımının 6,4 metre önünde varıyorlar, veriye dayanarak. | TED | واستناداً إلى نتائجهن لهذه السنة، فإنهن سيقطعن خط النهاية 6,4 متر أمام المنتخب الفرنسي، وذلك استناداً إلى البيانات. |
Verimliliğimiz hızını kesmeye başladığında, verilere geri dönebilir ve daha etkili nasıl denge kurabileceğimizi görürüz, iş ve eğlence arasında. | TED | متى تبدأ إنتاجيتك في التراخي يمكننا العودة إلى البيانات والبحث عن كيفية عمل توازن فعال بين العمل واللهو. |
Gerçek şu ki verilere bakacak olursak Amerikalılar hiç de sanıldığı kadar gezgin değillerdir. | TED | حسنا، الواقع يقول، إن نظرتم إلى البيانات أن الأميركيين ليست دائمي التنقل كما يعتقد البعض. |
Yetkili veri erişimi sağlandı. | Open Subtitles | المدخل إلى البيانات العلمية مصرح به |
Yetkili olmayan veri erişimi. | Open Subtitles | المدخل إلى البيانات العلمية غير مصرح به |
Bak, bu cihaz öyle bir ayarlanmış ki veriye giriş yapmak, biyolojik örneklere tamir edilemez hasarlar veriyor. | Open Subtitles | انظر, هذا الجهاز مُجهز بطريقة بحيث أنّ الوصول إلى البيانات سيُسبب أضراراً لا يمكن إصلاحها على العينات الحيوية |
Bunu kurbanın giysisinde buldum ve içi boş ya da her şey olabilir düşündüm ki belki sen veriye ulaşabilirsin. | Open Subtitles | وبما أنّها فارغة، إعتقدت أنّكِ تستطيعين الولوج إلى البيانات. |
Tam indirme olmadan veriye ulaşmak için muhtemelen yardıma ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | من المُحتمل أننا سنحتاج إلى المساعدة للوصول إلى البيانات بدون تحميل كامل للبيانات |
Onun yapabildikleri ham veriye erişimi olmasındandı. | TED | ما كانت قادرة على القيام به كان بسبب أن لديها إمكانية الوصول إلى البيانات الأولية . |
Tüm dünyadaki fizikçilerimizin CERN’de saklanan ve sürekli gelişen büyük veriye oraya gitmeden erişimini kolaylaştırmak için ağların aynı dilde konuşması gerekliydi. | TED | لتسهيل وصول علمائنا الفيزيائيين حول العالم إلى البيانات الضخمة الآخذة في التوسع المخزّنة في المختبر اﻷوروبي لفيزياء الجزيئات دون السفر، كان من اللازم أن تتحدث الشبكات بنفس اللغة |
veriye bakar ve öğreniriz, evet, yanardağ 150.000 ton yaymış; eğer uçaklar havalanabilmiş olsalardı 345.000 yayacaklardı. | TED | ننظر إلى البيانات ونرى، نعم، ينبعث من البركان 150,000 طن ؛ كان سينبعث من الطائرات الموجودة على الأرض 345,000 طنّا لو لم يمنعها البركان من التحليق. |
verilere baktığınızda Einstein'ın, dâhi araştırmacının, haklı olduğu ve kariyerimin bu aşamasında olduğum görülüyor, değil mi? | TED | حسنًا، عندما تنظر إلى البيانات يبدو أن آينشتاين، البحث العبقري، هو الصحيح وأنا في تلك المرحلة من مهنتي |
ÇEKİRDEK YÜKLENİYOR. OLASILIK AKTİF. ALAKASIZ VERİLERE ULAŞILIYOR. | Open Subtitles | استكمال الطّوارئ الطّوارئ نشطة جارٍ الوصول إلى البيانات التي لا صلة لها |
Bu sabahki olaydan sonra bu tesiste tutulan tüm verilere bakarak bir araştırma yaptım. | Open Subtitles | بعد أحداث هذا الصباح، جريت بعض الأرقام الجديدة استنادا إلى البيانات التي قمنا تم جمعها منذ افتتاح هذا المرفق. |
Hasar görmüş ama öldüğü güne kadar olan verilere erişebiliyorlar. | Open Subtitles | تم إتلافه، لكن هناك تكنولوجيا الآن ستسمح لهم بالوصول إلى البيانات المؤدية إلى يوم وفاتها |
Ve verilere bakacak olursanız, böyle bir yapıda, Paris'te mağazaların, doktorların, eczanelerin ve kafelerin çok eşit bir dağılımını görebilirsiniz. | TED | وإذا نظرتم إلى البيانات ، عندما يكون لديك ذلك النوع من البنية ، تحصلون على توزيع متوازن للمحلات و الأطباء و الصيدليات والمقاهي في باريس. |
İkisinden de verilere ulaşabilirsin. | Open Subtitles | أمّا واحد سيعطيك إدخل إلى البيانات. |