Yaptığımız nanopartikülü enjekte ettik ve bunlar kan dolaşımındaki bağışıklık hücrelerine anında yapıştılar. | TED | لذا ما فعلناه هو حقن هذه الجسيمات الصغيرة، وارتبطت على الفور تقريباً إلى الخلايا المناعية في مجرى الدم. |
Fakat Wigler, kanser hücrelerine bakmasının yanında, normal hücrelere de baktı ve bir çeşit hoş gözlemde bulundu. | TED | لكن وغلر، بالإضافة إلى النظر في الخلايا السرطانية، نظر إلى الخلايا الطبيعية، وقام بطرح ملاحظة مفاجئة نوعاً ما. |
Ve bu DNA'yla, yani arka kapıdan getirilmiş olanla deri hücreleri kendilerini pluripotent kök hücrelerine döndürüyorlar. | Open Subtitles | ومن خلال هذا الحمض النووي، ترفع نفسها من خلال الباب الخلفي خلايا الجلد تنقل أنفسها إلى الخلايا الجذعية المحفزة |
Gri madde beyinde bilgiyi işler, sinir hücrelerine sinyalleri ve duyusal uyaranları yönlendirir, beyaz madde ise çoğunlukla yağ dokusu ve sinir liflerinden oluşur. | TED | المادة الرمادية تقوم بمعالجة المعلومات في الدماغ، من خلال توجيه الإشارات والمنبهات الحسية إلى الخلايا العصبية، أما المادة البيضاء فتتكون في الغالب من أنسجة دهنية وألياف عصبية. |
Aslında, eğer anjiogenezi bloke ederek, kan damarlarının kanser hücrelerine ulaşmalarını engellerseniz, tümörler asla büyüyemiyor. Ama anjiogenez bir kere gerçekleşince, | TED | في الواقع, إذا أوقفت بالفعل عملية تولد الأوعية و منعت الاوعية الدموية من الوصول إلى الخلايا السرطانية, ببساطة لن تتمكن الأورام من النمو. و لكن بمجرد حدوث عملية تولد الأوعية, |