Yani katil, tekneyi Kıyıya götürmek için onu yerine takmak zorundaydı. | Open Subtitles | مما يعني أن القاتل كان عليه إعادته لأيصال القارب إلى الشاطئ |
Ben de WiFi aktarıcısını Kıyıya sinyal göndermek için kullanacağım. | Open Subtitles | لذا سأستخدم جهاز إرسال الإشارة اللاسلكيّة لإرسال إشارة إلى الشاطئ. |
Bu yıl 2 Ocak tarihinde, bu köyde yaşayan yaşlı bir adam yakın zamandaki fırtınadan Kıyıya ne vurdu diye bakmak için dışarı çıktı. | TED | في يوم 2 يناير من هذه السنة، خرج عجوز يعيش في القرية ليرى ما ألقته المياه إلى الشاطئ بعد العاصفة الأخيرة. |
Ama merak etme, sahile vardığımızda her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | حينما نعود إلى الشاطئ كلّ شيئ سيكون على ما يرام |
Geri dönmemizi gerektirecek bir şey yoksa neden sahile geri dönüyoruz? | Open Subtitles | لمَ نعود إلى الشاطئ إن لم يكن هنالك ما نعود لأجله؟ |
Ve çarşamba, eğer herhangi bir randevum olmazsa, beraber Plaja bile gidebiliriz. | Open Subtitles | وبعد الأربعاء .. أعتقد إنه يمكننا ان نذهب إلى الشاطئ الشاطئ ؟ |
Burada, plajda ne işiniz var? | Open Subtitles | إذاً ماذا تفعل ؟ ما الذي جاء بك إلى الشاطئ ؟ |
Herkes Kıyıya, Israel ve Haggott hariç. | Open Subtitles | فليتجه الكل إلى الشاطئ باستثناء ازريل وهاغوت |
Yarın sular yükseldiğinde, geminin Kıyıya yaklaşmasını hiçbir şey engelleyemez. | Open Subtitles | عند وقت المد والجزر غدا لن يوقفهم شيئا عن جلب السفينة إلى الشاطئ |
Ani çıkan rüzgara şükretmeliyim ki, sapasağlam Kıyıya dönebildim. | Open Subtitles | شكراً فقط للريح المفاجئة، أنا محظوظَ للعَودة إلى الشاطئ ِ 206 00: 27: |
Houston battığında, Kıyıya gerçek bir kumandanla beraber çıktık. | Open Subtitles | أنا مجرد مجند عادى بالبحرية , درجة ثانية عندما غرقت هيوستن , وصلت إلى الشاطئ مع أحد الضباط , قائد حقيقى |
Kıyıya vardığında... balık çoktan köpekbalıkları tarafından parçalanmıştır. | Open Subtitles | بحلول الوقت وصل إلى الشاطئ السمكة لفترة طويلة تعرضت لقضمات أسماك القرش |
Avına karşı harekete geçmek için çaresizce Kıyıya yaklaşıyor. | Open Subtitles | إقتراب أكثر إلى الشاطئ لفريسته يجب أن تكون فعلا يأس من طرفه. |
Kıyıya yanaşacağım, bir ateş yakıp, seni ısıtacağım. | Open Subtitles | سآخذنا إلى الشاطئ ثم أبحث عن نار، لتدفئتك |
Yazın sahile gitmeyi ve herkes oradayken sahilde bikini giymeyi çok severim. | Open Subtitles | أحب فصل الصيف والذهاب إلى الشاطئ وأحب ارتداء ملابس السباحة على الشاطئ |
İnsanın en iyi dostu sahile doğru sörf yapıyor, sahipleri de onları destekliyor. | Open Subtitles | تخيل هذا صديق الإنسان المقرب يركب الأمواج إلى الشاطئ و مالكوهم يقومون بتشجيعهم |
Bugün sahile gitsen ve kumsala insen orada yine dadıları görebilirsin. | Open Subtitles | إذا ذهبت إلى الشاطئ و ذهبت إلى الرمال سترى المربيات هناك |
Benimle eğitim gezisine katılmanızı istiyorum, sahile gitmek istiyorum ve sizi de deniz havasının ve tuzlu suyun tadını çıkarmanız için yanıma alıyorum. | TED | أود منكم مشاركتي في رحلة ميدانية، وأريد أن أذهب إلى الشاطئ وأن آخذكم كلكم إلى الشاطئ فنستمتع بجو البحر والرذاذ المالح. |
Birden, kuzen Sebastian öğleden sonraları Plaja gitmeye başladı. | Open Subtitles | فجأة ،كان يذهب إلى الشاطئ فى بعد الظهيرة |
Sonra bir gün Plaja gitmeyi bıraktıktan bir kaç gün sonra cayır cayır beyaz bir gündü. | Open Subtitles | فى يوم ما بعد أيام قليلة من توقفنا من الذهاب إلى الشاطئ العام كان يوم أبيضاً محترقاً |
Oradayım. Günümüzü plajda geçirmeye geldik. | Open Subtitles | لقد ذهبنا إلى الشاطئ فحسب حتى نقضي يوماً هناك |