| demekti. Bu strateji gerçekten işe yaradı. okula her gün gelmeye başladı | TED | وفعلاً فقد آتت هذه الطريقة أكلها، وبدأ يحضرُ إلى المدرسة كل يوم. |
| Bu çocukların okula geldiğinden emin olmak için birçok çalışma başlattık. | TED | بدأنا بمشاريع عدة فقط لكي نتأكد بأن الطفل يأتي إلى المدرسة |
| Her sabah aynı şey. Boğazınızı okula gelirken temizleyin. Burada değil. | Open Subtitles | كل صباح على هذا الحال.نظفوا حنجرتكم وأنتم بطريقكم إلى المدرسة,ليس هنا. |
| Sana, ateşin var okula gitmesen de olur dememi istiyorsun. | Open Subtitles | وتريدنى أن أخبرك بأن محموم كى لا تذهب إلى المدرسة |
| Özür dilemek ve ondan okula dönmesini rica etmek istiyorum. | Open Subtitles | أنا أريد أن أعتذر له وأطلب منه العودة إلى المدرسة |
| Ben de kendime bir tornavida alıp onu okula götürdum. | Open Subtitles | لذلك أحضرت مفك براغي و بدأت أخذه معي إلى المدرسة |
| Bunu okula kimin getirdiğini öğrenene kadar bana ait olacak sanırım. | Open Subtitles | إلى حين أن نكشف من أدخلها إلى المدرسة فهذه المجلّة لي |
| Annem bana bunu okula hazırlar gibi savaş için hazırladı. | Open Subtitles | فأمي قامت بتجهيزي للحرب كما لو كنت ذاهب إلى المدرسة |
| Sen öyle diyorsun. Her sabah sekize çeyrek kala oğlumu okula bırakıyorum. | Open Subtitles | هذا ما تقولينه، ولكن كل صباح أحضر ابني إلى المدرسة الساعة 7: |
| İkimizin arasında kalınca onu okula bile zamanında zor yetiştiririz. | Open Subtitles | بالكاد يمكننا أخذه إلى المدرسة على الوقت بينما نحن معاً |
| Şöyle ki okula gidiyordu okuldan dödüğünde ben oradaydım bilirsin, etrafta olmama alışmıştı. | Open Subtitles | الأمر فقط لأنها كانت تذهب إلى المدرسة و تعود و أكون هناك بالاضافة |
| Bunun için tekrar okula dönmelisin. Oradaki iyi bir kadın. | Open Subtitles | عليك أن تذهب إلى المدرسة لأجل ذلك تلكَ إمرأة صالحة |
| Her gün okula şeker getiriyor ve birazını bana veriyordu. | Open Subtitles | تأتي بالحلويات إلى المدرسة كل يوم ودائماً تعطيني بعضاً منها |
| Beni okula götürdüğün ve dekana beni önerdiğin için sana minnettarım. | Open Subtitles | أقدر لك الوقت , أخذتني إلى المدرسة وتحدثت مع العميد لمصلحتي. |
| Jessica'nın çocukları okula giderken 20 km boyunca çamurlu yolda yürümek zorunda. | Open Subtitles | الآن أطفال جيسيكا عليهم المشي 12 ميلاً على أرض متسخة إلى المدرسة |
| Ben çocukları okula götürürken bana bir iyilik yap ve biraz büyü. | Open Subtitles | هل تفعل لي معروفا في حين أخذ الأولاد إلى المدرسة تنمو قليلا |
| okula gelen yas danışmanlarım var fakat böylesine anlamsız bir kazayı kabullenmek zor. | Open Subtitles | لديَ مستشارو الحزنِ قادمونَ إلى المدرسة لكن من الصعبِ فهمُ حادثةٍ غبيةٍ كهذه |
| Bütün bu güç, ve çocuk normal biri gibi okula... | Open Subtitles | كل هذه القوة , والفتى يذهب إلى المدرسة كالفتى العادي |
| - Hayır, onu okulda giyemezsin. - Sevgililer günü kıyafetim. | Open Subtitles | لا، لن ترتدي ذلك إلى المدرسة ملابس يوم عيد الحب |
| Bütün hayatımı ya okulda, okul yolunda, ya da birileriyle okulda okulda olanlar hakkında konuşurken geçirdim. | TED | لقد قضيت طوال حياتي إما في مبنى المدرسة أو في طريقي إلى المدرسة أو أتحدث عن ما يحدث في المدرسة |
| okulu aradın mı? Uyuşturucuyu ona kimin verdiğini biliyorlar mı? | Open Subtitles | هل تحدثت إلى المدرسة و عرفت من يعطيها المخدرات ؟ |
| Luther orta okuluna her gün üç saat yürümek zorundaydı. | TED | كان لوثر يسير 3 ساعات كل يوم إلى المدرسة الاعدادية. |