Rüzgarların karaya ulaşmadan önce büyük ölçüde dağılması bekleniyor ancak bu hala oldukça büyük bir kış fırtınası olabilir. | Open Subtitles | من المتوقع من الرياح بأن تعصف إلى حد كبير قبل أن تصل إلى اليابسة هذه ستكون عاصفة شتائية كبيرة |
İki yıl önce, onu kurtarmaya çalışmak ve hurdaya çıkarıp karaya getirmememizi talep etmek için son deniz altı laboratuvarına konuşlanmıştı. | TED | منذ سنتين عاشت في آخر مختبر تحت البحر في محاولة لإنقاذه، للمحاولة وجمع التوقيعات لكي لا نوقفه كخردة ونعيده إلى اليابسة. |
Mantarlar, karaya 1.3 milyar yıl önce çıktılar, ve bitkiler onları ancak birkaç yüz milyon yıl sonra izlediler. | TED | أتوا إلى اليابسة منذ ١،٣ مليار سنة ثم تبعتها النباتات بعد مئات الملايين من السنين |
anakaraya gitmeden önce senle konuşmayı umuyordum. | Open Subtitles | كنت آمل ان ألحق بك قبل أن تذهبى إلى اليابسة |
Ben anakaraya birkaç şahit götürelim dedim, sen ailecilik oynamak için bu boktan sirkte ısrar ettin. | Open Subtitles | أردت أن نأخذ قاربا إلى اليابسة مع شاهدين ولكنك أصريتي على هذا السيرك لتلعبي دور العائلة السعيدة؟ |
Galliler hakkında bir bilgim yok. Ama İrlandalılar karaya çıkarıldılar! | Open Subtitles | أنا لا أعرف عن الولزيين حتى الآن، لكن الإيرلنديين نزلوا إلى اليابسة |
O balığın bacakları çıktı ve karaya adım attı ve sonra dinozorlar ortaya çıktı. | Open Subtitles | بعدها تطورت الأسماك ذات الأرجل والتي زحف بعضها إلى اليابسة وبعدها كما نعرف تطورت مخلوقات كالديناصورات |
Günlerdir denizde olan erkek kutup ayısı, adadan yükselen keskin kokuları takip ederek nihayet karaya ulaşıyor. | Open Subtitles | بعدعدةأيامفيالبحر، ذكر الدب ، قد وصل أخيراً إلى اليابسة. مجذوب بواسطة الروائح اللاذعة المنبعثة من الجزيرة. |
Söylentilere göre, geceleri ahtapot karaya çıkar, insanları ağacın tepesine çeker güçlü emicileriyle yüz derilerini yüzermiş. | Open Subtitles | سمعتُ في الليل, الأخاطيب تخرج إلى اليابسة.. وتجرّ الناس إلى فوق الأشجار وتمزّق وجوههم بممصّاتهم القويّة |
karaya çıktıklarında erlerin kahvelerini çalmıştık. | Open Subtitles | لقد سرقنا بعض القهوة من اليابانيين عندما قدموا إلى اليابسة |
Sanki karaya hiç ulaşamayacakmışım gibi denizde sürüklenip duruyordum. | Open Subtitles | عائم في البحر و أشعر أني لن أصل إلى اليابسة |
Tekrar karaya çıkmayı isteyecek kadar üşüyordum. | Open Subtitles | كنتُ أتجمد حتى إني تمنيت أن أعود إلى اليابسة من جديد |
Bir yere gitmeden önce karaya çıkıp taze su ve malzeme almalıyız. | Open Subtitles | قبل أن نذهب إلى أي مكان لابدَ من أن نتجه إلى اليابسة لنحصل على المياه العذبة و المؤونة |
Amfibi atalarımız karaya çıkmak üzere suyu terk ettiklerinde suda görebilmek için incelikle evrim geçirmiş olan gözleri havada görebilmek için oldukça yetersizdi. | Open Subtitles | عندما غادر أسلافنا البرمائيون الماء إلى اليابسة أعينها التي تطورت بعناية لترى في الماء كانت ضعيفة لأن ترى في الهواء. |
Uzak atalarımız sudan karaya çıkmaya yeni başlamıştı. | Open Subtitles | كان أسلافنا البعيدون للتو قد غادروا الماء إلى اليابسة |
Nerede ve ne zaman karaya çıkacaklarını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعرف وبدقة أين ومتى ستصل إلى اليابسة |
Ekibin karaya çıkışı için alan taraması istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن يكون الجميع متاهبين عند نزولنا إلى اليابسة |
Sence o pislikler varken anakaraya gitmeyi başarabilir miyiz? | Open Subtitles | أتظننا سننجح بالوصول إلى اليابسة مع تصاعد جرائم القتل؟ |
Başarırlarsa ve anakaraya ulaşırlarsa, tüm dünyadaki anıtları yok etmeye başlayacaklar. | Open Subtitles | ،إذا نجحوا وتمكنوا من الوصول إلى اليابسة ،سوف يدمرون المعالم الموجودة حول العالم |
Bukalemun anakaraya gitmek isterdi. | Open Subtitles | الحرباء تريد أن تذهب إلى اليابسة |