Yani benim o bilgiye de erişimim yoktu, çünkü etrafımdaki sosyal iletişim ağının bu bilgiye ulaşma şansı yoktu. | TED | لم تكن لدي إمكانية الوصول إلى هذه المعلومات لأنه لم تكن لدى شبكات التواصل الاجتماعي امكانية الوصول إلى هذه المعلومات. |
evet açıkla bana.benim özel bir adaya nasıl erişimim oldu ve neden bir şeyler olmadı. | Open Subtitles | نعم, إشرحي لي كيف يكون لدي إمكانية الوصول إلى جزيرة خاصة ولم يذكر لي أحد ذلك حتى الآن. |
Çünkü 3 milyon dolara erişimim var. | Open Subtitles | لأن لدي إمكانية الوصول إلى ثلاثة ملايين دولار. |
Geminin bazı küçük sistemlerine erişimim var.. | Open Subtitles | لدي إمكانية الوصول إلى بعض أنظمة السفن الصغيرة |
Daha zenginiz. Daha uzun yaşıyoruz. Daha birkaç yıl önce bilim kurgu gibi görünen teknolojiye erişim imkanına sahibiz. | TED | نحن أكثر ثراء. أننا نعيش فترة أطول. أصبح لدينا إمكانية الوصول إلى التكنولوجيا كانت تبدو مثل الخيال العلمي قبل سنوات قليلة فقط. |
Neden Nelson cep telefonu gibi üstün bir teknolojiye ulaşırken, evi için elektrik ışık üretecek 100 yıllık bir teknolojiye ulaşamıyor? | TED | لماذا تمكن نيلسون من الوصول إلى التكنولوجيا المتطورة ، مثل الهواتف المحمولة ، ولكن ليس لديها إمكانية الوصول إلى التكنولوجيا عمرها 100 عاما لتوليد ضوء كهربائي في المنزل؟ |
Susadığım zaman suya erişimim olacak. | Open Subtitles | لدي إمكانية الوصول إلى الماء. |
Ancak, istenmeden doğan bir sonuç; risk sermayedarları, yatırımcılar ve emlak müteahhitleri teknolojiye erişimleri ve bunu mümkün kılan bağlantıları olduğundan bu toplumlara dadandılar ve bu toplumlardaki arazileri satın almaya başladılar. | TED | لكن في الواقع، ونتيجة غير مقصودة لهذا أن أصحاب رؤوس الأموال، المستثمرين والمطورين العقاريين، بدأوا في التدفق بكميات كبيرة لشراء تلك الأراضي من أيدي السكان المحليين لأن لديهم إمكانية الوصول إلى هذه التكنولوجيا، والقدرة على الوصول إليها. |